3
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
3304
Okunma

Eski ayrılıklara davetiye çıkaran
Ebedi telaşım
Ve mutfak tüpü patlar gibi haykırışım
Sel olup coşmalı iklimlerde
Vapur saati hüzünlerde
Sana hasret kalmadan yüreğim
Yıkılası bir kaledir yokluğunda mevsimler
Kan beynine sıçramalı vehimlerim
Bir günlük uzakta bekler
Cehennem karası Gözlerin
Ok olur kirpiğin yar
Yağmur gibi iner kalbime sözlerin
Yasadığı sevgiler kanatır bensizliğimi
Senden ayrı kalmanın kimsesizliğini
Soracak olursan beni kilimlerden
Nakış nakış ağlayan benim desenlerde
Kelebek kanadı kadar hafif kalbim
Senin adın geçince uykuda bile duyarım
Her şeyden vazgeçtim
Bir boşluğun silinmedi gönlümden
Geceler Hakka yürüdü zaman eridi
Kum saati şaşırır duran anı kaydeder şimdi
Nokta kadarım belleğinde
Hatırlamazsın belki beni iki kelimeyle
Âşıklar ölmez öldürülür güzelim
Unutmak şarjöre sürülmüşse eğer
Ne çıkar sevda ölümsüzse
Belki Berdan çayı taşar bu sene
Gözlerimdeki yaştan
Tuzlu su olur denizimden bir parça alırsa
Seyhan kadar asi değilim belki
Nakaratlara vuramam mührümü
Hiç değilse tellerde yağmurum kanar
İçten acı kafiyelerde
Açar dikenindeki suyla gülüm
Yerden göğe aşk fırlar göğsünden lalezarın
Vurulan sensin aykırı tebessümlerde
Dudağına hükmeden güzelliğine inat
Ben kokuyorsa diye hayallerin
Düş çaldım yüreğinden bu sabah
Boş çıktı ümidim yele verdim sevdamı
Unutulanlar okyanusunda boğuldum
Seni çağırdım senden
Duyarsın diye hafiften
Su mermeri delermiş diye
Lakin taş duvarmış kalbin
Sesim yankı yaptı bana geri döndü
Duyulmadan feryadım…
Bulutsuz yağmurum
Bir kere konmadın ellerime
Aşk korsanı değildim ben
Seni üzeyim yüzüstü bırakayım
Ve hiçbir zaman
Vazgeçmedim bu kelimeden
Seni seviyorum…
2006
Hüseyin Özbay
5.0
100% (1)