3
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1331
Okunma

Şehrin kum gibi kaynadığı bir vakitte geliyorum sana
Öğlen öncesi sensizlik ertesinde
Cam kırığı kaldırımlarda savruluyor ayaklar
Omuz üstlerinde solmuş yüzler
Korkak bakışlar gözlerime düşüyor
Aşkla bakanlar anlıyor beni
Vitrinlik sözler takılıyor kulaklarıma
Dolaşıyor kalabalık sokaklarda rüzgar
Uğultusunda kayboluyor
Sana bağıra bağıra söylediğim şarkılar
İstekli adımlar atıyorum bu hengamenin ortasında
Yüreğimden koparken fırtına
Göğümde beliriyor su gibi yüzün
Kırgın nazarlarına gömülüyorum
Gökten avuç avuç düşüyor hüzün
Şehrin en karanlık yerinde tutuşuyor yüzler
Tutuşan yüreklerden ahlar yükselir
Çivilenir kahve çiçeklerine bu sevdalı gözler
İçerime kırağı çalarken
Sokaklar kapılıyor rüzgarın telaşesine
Küsüyor dilim bana, kaynıyor yüreğim
Sen çekilirken günümden
İnan duru bakışlım
Atsalar dehlizlerden kıpırdamaz telim
Biliyorum düştüğüm yerde de sen olacaksın
Biliyorum sonumuz vahim
Sen susuyorsun şehir de susuyor
Tebessümler dökülüyor yere
Parçalanıyor bakışlar, gözler göçebe
Arnavut kaldırımlı bedestenlerde
Aşka özge sözcüklerle
Özlem dolu mısralar uçuşuyor
Susuyorsun başlıyor ağlamaya gökler
Susuyorsun aleme küsüyor
Sana müştak diller
Göğün rahminden düşerken bunca rahmet
Neden soluyor bu nazenin çiçekler
Şehrin en kalabalık yerinde duruyorum
Tetik parmağımda intihar kokuyor…
5.0
100% (7)