1
Yorum
16
Beğeni
5,0
Puan
996
Okunma
nereden başlasam bilmiyorum
demin size bir söylev hazırlamaya çalışırken
yalancılar sizi deyip beni ürküten
cama çarpan bulut sevicisinin
bastıran sözlerine karşılık
ağzınla boyayacağın mutluluklar olmalı
yada mutsuzluklar demiştiniz
hem hangisinin kulakları fillerinki kadar büyük ki
onlar bile duymadığını söylerken
dünya dönüyor desek
yalan olmaz mı
duymuş
hayal olduğuna inanasım gelmiyor ama
o kadar rahat ve içten anlatıyor ki
bir an inanıp ona
bu işin nasıl olabileceğine dair
rengarenk ipler gerdim gök yüzüne
mavi dediğin gündüzle gece arasında bir yerdi
akıp giderdi
fırçasına dolanan rengiyle şair
bazen bir turuncu
korkak ve öfkeli
ama anlamıyordum
olan biteni
masanın altı ıssız
ayaklarımın tedirginliğini azaltacak hisler dokundu dizlerime
beni zorla konuşturacaklarmış
aklımdan geçenlerin fazlasından daha fazla
kısa ve öz olmam isteniyor
yağmur deyip
bitirsem
yetmez mi
ne kadar da renkli olmaya çalışıyor her şey
fon müziği ve spot lambalar
perdelerin arkasındaki onca kıpırtı
kim neyi duymak istiyorsa zorla giydirilmiş
telaffuz edilemeyen düşünceler
dönmese de dilim
çocukların mutlu olduğuna eminim
çıkıp öpecektim
aklım karıştı senfonilerle
kemanın barok imgelerine sinmiş fransız stili
sonra bu evrenin dağılmış sözcüklerine yetişemeyeceğimi anlayınca
ısrar ettiler
dans etsek olmaz mı
ısrar ettiler
yüzüm kızarana dek kendimle
aslında konu balkonda sevdiğine şiirler okumak kadar basiti
kapat gözlerini
şairsin ya kapat gözlerini
dışarıdaki kalabalık seni duymuyor zaten
haberleri bile yok
onca harfin arasında savrulan tek şey
mikrofonda kendi sesini duymak kadar
lanet bir şeydi.
5.0
100% (17)