1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1500
Okunma

günün yarısını parçalayıp fırlatan
ekmek sahibi değilim
ertelenmiş binlerce düş arasında nasıl da üşüyorum
dolaplar bomboş,
bir çocuğun hiç olmama niyetlerini taşıyan günler
o çocuk ne anlatabilir ki çığlık atmaktan başka
böylece sarılamıyorum dahi kabuslarıma
deniz az önce önümden geçen kızın kotundan aktı
ormanda yalnızım
yalnızlık çok acı
duy beni diyorum, duy
sil ellerinle gözlerimde kalanı
otobüs durağında rast geliyorum Gandi’ye
kedinin birine dikmişler ruhunu
sözcükler büyüyor böylece
ben aynıyım
düşmanım sençekimlerde küskün arızalara gebe
ne elmanın ne de bir başkasının kurduyum
sokaklarda dolaştığım saatler
hamisiyim gölgemin
hamiline talihsizliklerde
gün buruşturulmuş kağıt parçası
ne çok saatimiz vardı bizim
ıraklıklarımız
korkarım seni özlemeye sebep düşman eder beni geçmişe
duyuyorsun, bak ellerimin üzerinde kalbim,
avuçlarımda yunusun sesi
bir balina kadar olamadığım için
tenimden korkuyorum
tenim imkana itiyor yaşamayı
miyavlıyor,
yeminleri, sözleri, sövgüleri askıya alınmış saçlarının
izi çok,
binlerce yıl yaşamışım
yüzdüğüm çırılçıplak deniz
kasıklarımda öfkem
güzel çocuklar ölüyor
o kedinin gözlerine bakınca anlıyorum
hasmımın kolları sırtımda
düşmanımla işbirliği yapıyorum
ona tecavüz ettiğimi görüyor
bana tecavüz etmesine imkan yasadışı mektuplar
padişah üzgün
hanımı yüzlerce yasin okutuyor hareminde
kedi miyavlıyor
evcilleşmiyor sana olan nefretim
asla sen olduğundan değil
sen firardasın
sen yeryüzüne bırakılmış kutlu taş
duy beni diyorum, duy
5.0
100% (4)