3
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
1027
Okunma

Zarfı açmanın inceliğinde,
mektup var! lacivert bir zarf içinde
parmaklıklar arasında mucizevi hisler
diyar diyar üflenmiş ruhuna onun
velakin ara sıra akrebin zehriyle
dolanır satır arasına çaresiz merhabalar
Merhaba çilem! düşük voltajlı sevgimi hisset
dolunaylı gecelerde hiç bitmeyecek sevişmeleri
bir o kadar da çok uzak yıldızları
görünür de buza tutunur her kalbin yosması
ateş izin verdiği sürece erir suyun inadı
Her şeyden önce kaybedilmiş savaşlar
senden bile önce yaşadığım hayatlar
bu mektubu kirleten dudaklarım olmamalıydı
uygunsuz kanları kabul etmez asil canlar
birazdan yangını söndürecek adi dualar
Bu şehirden sana son mektup, unutulmasın diye
ve uzun bir bıçak sessizce sokulan kalbe
kendini kurutacak ağaçlar bilirim
içini kusacak yüce dağlar
bıçak kalpte kaldığı müddetçe
Şehir de tuzlu bir sığıntıyım yalnızlığımla
at boklarını ezen arabaların önünde
ellerimi tuttuğunu düşün
ellerimden kanarken bu mektup
kaçık ahlara, hicvedilmiş umutlara sürün
Hayata dair, nice ağır dönmedolaplara bindik
gide gide bir arpa yolu alınması güç dünyada
dinle! kelimeler seninle konuşuyor, hayret!
fışkırıp kağıttan lav misali yüreğine akıyor
bir dönmedolap daha devriliyor gözlerinden
Unuttuğunu düşünmeni istemezdim, korkma n’olur!
bu haykırış tekmelenmiş sırtımda ağrı
seninle ilk ayak basmışlığım vardır hayata
geceleri duaya evrilen isyanlar
gül de olsa, kan akıtır güzelden yana olanlar
Bittiği zaman haber vermesen de olur
kimseyi, ama kimseyi üzmek istememiştim ben
şimdi sığındığım yalnızlığın parklarında
nasıl da keyifsizim, kirli sakallarım şahit buna
taştım, yüreğindir mesken, dolmaya geldim
5.0
100% (11)