seni ben doğurmadım
ama bir gün doğuracağım aşktan
öyle yalnız
öyle mutsuzsun ki
görebiliyorum
savrulmuş
ve yitirilmiş bir hayatın
çaresiz çırpınışlarındasın.
seni
uykusuz
gecelerimde gördüm
sen uyurken bir
çocuk masumiyetiyle
uyanınca hissettiğin
kalbine çakılı acıyı
uykunda
gülümserken
nicedir şefkatle okşanmamış saçların karışmış
ve ellerinde sunulmayı bekleyen
sevgiye karşılık,
yalnızlık
oysa ben seni uyurken hiç görmedim.
kahkalarının kustuğu acıyı da duymadım hiç
sevinci de
gülümseyen dudağında baldıran zehirlerinin tadı var ama
sevginin tabanıyla
tavanı arasındaki gel gitleri yaşarken
yanmayı da öğrendim
donmayı da
ben seni hiç görmedim
ama yalnızlığının
mutsuzluğunun
ve acının resmini kazıdım gözlerime
küskünlüğünü ve çaresizliğini
seni hiç görmedim ama
sen uyurken öptüm alnından
ellerinden usulcacık
yanına kıvrılıp
başımı dayadığım göğsünde
uyuyan soluğunu dinledim
ben seni hiç görmedim
buna gözlerin şahit
ama gördüklerime gözlerim
dokunmadım sana şahit ellerim
ve asıl
sen beni hiç sevmedin
buna
günebakan çiçeği gibi
bir kez görsem doğduğunu
yüzünü sana dönmeye hazır
mutsuzluğunu ve yalnızlığını gören yüreğim şahit
sen şahit
ben
şahit
04:50
şaziye