1
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1255
Okunma

bugün Martı koydum adını
Uyarmıştı Turgut üstüme ince bir şeyler giyinmem için
malum sahil serin oluyor akşamları
çıplak ve çarpık bacaklı kadınlar evlerine kaçıyor
çocuklar şerbetli elleriyle küçük insancıklar
bir başka zamana akıyor zenginlik
fakirliğin yongasında kayıp şehir mutluluk
sonra ben nasıl da sırtımda hissediyorum
ekmeği, emeği, ereği
tabi bunlar daha nasyonel olmadan önceki haller
uzaktan baktığım için mi gülüyorsun
güller dokununca solar, ben de bilirim
bilmediğim bir şeyler anlat bana
ya da daha önce anlatmadığın
ihtiyacım var yenilenmeye
tıpkı kucağında taşıdığın birkaç odun gibi
tıpkı karnımdan çıkmak için bekleyen kömür
hiç söylememiştim değil mi?
benim senin de kaybettiğin ömür
martılarda ne acayip kuşlar
bugün adını martı koyduğum için uğramıyorlar yanıma
oysa güzel çekiç, çelik orak
vladimir söylemişti inceden inceye
aşktan mı gelir, yoksa ölümden mi bu bitmez çile
ah Allahım, mutlak gücünle ne de güzel yaratmışsın insanı
bir de aritmetik iki göz iki dudak
peki ama neden acı çekmeden sevişilmez ki?
bunları söyledim sandım
duymanı istediğimden bağırdım da
ama hangi kuvvet ulaştırabilir sesimi sana?
bir garip fısıltı belki de hüzünlendirebilir
akıtabilir gözlerinden şu kahrolası melaneti
sevgiyle şayet;
şayet nasıl da korku verici tek başına düşünmek seni!
Ey insanlar; derin ayrılıktan, kavuşmaktan umutlular
hiç kaybetmeden binlerce kaybı ağızlarına alanlar
sokak satıcıları, pide kuyruğunda kısa şortlu çocuklar!
Bugün de hasret,
sahilde martılar yabancı
bugünün de batımı güç,
söyleyemediklerim acıkırımı!
...
5.0
100% (4)