Kötülük etmeden pişman olmanın en iyi şekli, iyilik etmektir. bretonne
Tayyar
Tayyar

Mustafa abinin izinde "son istasyon"

Yorum

Mustafa abinin izinde "son istasyon"

( 2 kişi )

0

Yorum

2

Beğeni

5,0

Puan

1127

Okunma

Mustafa abinin izinde "son istasyon"

girdiğimde o kapıdan içeri
kendi sonuma çıkıyormuşum, nereden bilebilirdim?
dumanını çeker gibi sönecek bir sigaranın
hayatın son düzlüğü işte… ne desen boş
her nefeste yanık kokusu geliyor
kırmızı dudakların yandığı bu seyrüsefer…
bu dönme dolap, lunaparklar…
ve terkedilmiş bir kumarhane sessizliği
bir kadın tadı kalmış olmalıydı
ve her nefeste yüzümü okşayan
tatlı bir çilek kokusu,
akşam olunca daracık, daralan yani
kendiliğinden, öylece bir yaşamak…
sapsarı bir Sonbahar Pazarının
masmavi bir İlkbahar Pazarına verdiği o masum sözü hatırlıyorum
“ bekle, hüzünle bekle”
yükseliyor böylece binalar, evler de…
sakınaklı bir dörtduvar arıyorum, çaresiz…

girdiğimde o kapıdan içeri
kendi sonuma çıkıyormuşum, nereden bilebilirdim?
birileri ölmüş yani
birazdan gömülecek bir öğlen sonu,
usulca akşama uymakta…
ve işte bir öğlen sonu böylece her günün
sanki birleştiriyor uçlarını saklı duran bir bütünün
bilemezdim…

o an gerilerden yükselen bir ses
“oğlum…”
bir ses daha “ölmedi o…”
hadi oradan, bildiğin öldüm işte…
öldüm de… sizin ne işiniz var burada?
kaçın kurtulun bu sesten
bu ayyaş mezarlığı, bu karanlık, boşlukta dönen bütün o atlıkarıncalar
ölüler rahat bırakılmalı hem, böyle bilirim ben

girdiğimde kapıdan içeri
kendi yokluğuma çıkıyormuşum, nereden bilebilirdim?
karanlığın ortasında bir istasyon
tıpkı hayallerimdeki gibi
bir adam, arkasında bir fener
üzerinde ateşten bir pantolon
yaklaşan bir treni ancak fark edebildim
adamın yanında durmadan yükselen bir kolon
asılı duruyor sanki boşluğun tam ortasında
bir engerek ki, kıvrıla kıvrıla nereye böyle?
yaklaşan bir acıyı ancak fark edebildim…
ve ben böylece bedenimi uzattım
gözlerimin yanından bir hışımla geçtiler
sesler ve sahneler halinde…

girdiğimde kapıdan içeri
çocukluğuma doğru hızla düşüyormuşum, nereden bilebilirdim?
nasıl büyüyorsa dünya gözümde…
öyle ki anlaşılmaz bir şekilmişim
gölgemi yitirip kaybolmuşum
ayakta duran bir sesim vardı eskiden
çok eskiden…
uzaklardan gelen, ağlamaklı ve titreyen
düşerken, kim bilir? belki düşten de erken
bir akşam üstüydü yani, “öldüm mü? ” ya da dirildim mi yeniden
nereden bilebilirdim?
gözlüklü bir kız çocuğuna
yani çok masum bir şeylere benziyormuş yaşamak

Paylaş:
2 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (2)

5.0

100% (2)

Mustafa abinin izinde "son istasyon" Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Mustafa abinin izinde "son istasyon" şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Mustafa abinin izinde "son istasyon" şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL