Gitmek gibi bir his var içimde söyler misiniz bu nedir?
Kal gibi hissettirmiyor hiç kimse bunu da açıklar mısınız?
Ya da örneklendirir misiniz aşk masallarını yaşanmayacak kadar güzel şeylerle?
Lügatınız da var mı aşk şarkıları müzisyenleri kıskandıracak şekilde?

Peki en iyisi bırakalım biz bütün bu soruları,
Sadece bir tanesine cevap arayalım sizinle.
Sahi siz diyorum ama siz kimsiniz?
Belli ki tanışıyoruz, öncelerden.
Tanıma duygum sizinle yitmiş olmalı.
Kim olduğuyla ilgilenmiyorum nicedir kimsenin.
O yüzden sizinde hüviyetinize ihtiyaç duymuyorum,
Sadece beni dinleyin yeter.
O halde istediğim sorudan başlıyorum.

Gitmek hissi nedir cancağızım,
Nedir böyle içime taş gibi oturan, illa ki git diyen?
Biliyorum sizde bilmiyorsunuz,
Bilseydiniz içime oturmasına vesile olmazdınız bu hissin.
Ya da olur muydunuz her ne olursa olsun sebebim?
Hayır hayır bu git sizin eseriniz, biliyorum.
Öyle olmasaydı muhatabım siz olmazdınız.
Size siz diyorum lütfen darılmayınız.
Kusurum’a da bakmayınız,
Örtmeye çalışmadan gösterdiğim için onları size.
Sizin gibi olamadığım için.
Cevap alamadım asıl soruya
Ama kimin çevirdiğini buldum içimdeki kıvılcımı kızgın bir ateşe.

Kal gibi hissetmemenin nedir çaresi?
Sizden medet umduğumu zannediyorum uzun zaman.
Neden öyle hissettirmeyi başaramadınız?
Özür dilerim, sizin git’lere sahip çıktığınızı unutmuşum.
Boş’luğuma geldi, lütfen görmezden gel’iniz,
Gel’ebilecekseniz, gel’meyi bilebilecekseniz tabii.
Ah şu baş ağrısı, başımın belası.
Kafa yormak kolay değil pek tabii.
Ya da hayal etmek sizi gelerek.
Yan etkiniz baş ağrısı.

Diğer sorulara aradığım bir cevabım yok,
Cevap bulduklarım içinse kendime teşekkür ederim.
Yine bir boş kağıtta kendi kendime konuşturdunuz beni.
Yine varlığınızı his ettirmediniz.
Yine baş rol sizdiniz ama siz gittiniz.

Aysun ÖZER