2
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1069
Okunma
Telefonun çığlığı…
Sonra sessizlik; hıçkırıklarla yüklü acı ölüm haberi
Duyarsın elbet…
Kalbinde kırk mum yanar, düğümlenir boğazın
Vicdanın hüküm verir;
Mutsuzluğa müebbet…
Hatıralar canlanır, siyah beyaz resimler
Gözyaşın sele döner, yanağında yol arar
Aklının savunması yüreğinde suçluluk
Bir kıskançlık uğruna
İşlediğin cinayet…
Koşturursun odanda çıkış yok labirentten
Kapılar demir sürgü, pencereler ki kafes
Karanlık ağır gelir omzunda taşınmaz yük
Sevda yeminlerinin ardı,
Aşka ihanet…
Gece suçlar, rüzgârın sitemini duyarsın
Vazodaki çiçekler solarken usul usul
Haykırırsın boşluğa ‘Elveda yar elveda’
Duyulmaz boşluk ardı doğar,
Güneş nihayet…
Bu onsuz ilk sabahtır,
İlk merhaba dünyaya
İçine yalnızlığın kasveti çöreklenir
Basamazsın toprağa altı kutsaldır diye
Tüm mermer taşlarına yüz sürersin okşayıp
Bütün seslerde o var bütün simalar onun
Ve anlarsın yokluğun varlığında yerini…
Artık her gece onsuz çalınacak kemanlar
Onun için susacak gökyüzünde martılar
Bulutlar onun için kül rengi ufuklarda
Gözyaşları dökecek, teselli pınarından
Ya sen… İşte ondan sonrası
Zamana sitemin olur an be an
Bitip tükensin diye bir an önce bu ömür
Hayallere sığınıp,
Düşler ile avunup,
Umutlarla yoğrulup,
Sonsuzluk dehlizinde vuslata çıkmak için…
Karanlığı ölümle, ölümle yıkmak için…
5.0
100% (1)