5
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1352
Okunma
Sessizlik ve sensizlik, iki yoldaş bir de ben
Mum alevinde yandık, boğazın sularında
Karanlık gökyüzüne çizerken senli desen
Kadehlere seslendik, ‘umut vardır yarında’
Son vapur da kalktı…
Homurdanıp geceye, taş kalpli iskeleden;
Hiç ardına bakmadan
Ne sen vardın penceresinde, ne de ben
Gözlerimde tebessüm, el sallayan…
Yalnızlığa dem tutan şehir,
Gözyaşı döken bulut… Kül rengi gözleriyle,
Ve umut, her duyulan ayak sesinde
Boğazın sularında, akıp giderken gece
Ürkek, mahcup… Güne doğru sessizce
Ben kalıyorum yalnız,
Yalnızlığın acısını hissetmek için derinden
Ve haykırarak bazen, yüreğin; en ücra köşesinden
Duyulmuyor sesim… Çaresiz
Martılar koşuyor boşlukta yalınayak
Sonra soğuk teniyle tenime vuran sokak…
Teselli dolu sözler dualarla iç içe
Sokak lambasının altındaki dilenci…
Yürüyorum sonra hep, senin gezdiğin sensiz kaldırımlarda
Kokunu alıp kaçan;
Rüzgârlara sitemim, kaderimle beraber
Gizlerken gözyaşımı, yağmurlar utancından
Umut kesilmez diyor, o bilinmez yarından
Ve ben yürüyorum…
Giden vapur misali, hiç ardıma bakmadan
Dudağımda, yazılmamış şarkılar,
Ayrılıktan dem vuran…
‘Ağlarım yokluğuna sen varsın gözlerimde
Düşersin diye korkum, bu sabrım sükûnetim
Sitem var diye kızma, senli tüm sözlerimde
Gidişin ile koptu, dünya da kıyametim
5.0
100% (5)