7
Yorum
13
Beğeni
0,0
Puan
2400
Okunma

Stêr
Bir yıldızın resmidir.
kurulmuşum dağ başı yalnızlığa
yakıyorum gözlerimin hicranını
sığamıyorum çocukluğumun kara bulanmış beşiğine
hayallerimi teslim alan ayaza vurulurken
suskunum gözlerimin bahtsız mültecisine
ve vurgunum sana ey toprağına sırtımı dayadığım mezar
kabuk bağlayan umudumun parmakları gökyüzünden
kırmızı renge boyuyor karadağımın kızıllığını
üşümüş bir hazan
penceremin dibinde
boğazını düğümlüyor yalın ayaklarıyla
şahit olsun bulutlar
kalabalık sanrılar geçiriyor elimdeki fotoğraflar
uykumun uykusuzluğu gözlerinde nemleniyor babamın
kahreden dilimin yetim kalan yanıyla söz veriyorum
karlı bir havada soğuk düşüşler geçirirken umutlarım
duvaksız mevsimler gibi
dar sokaklarda hıçkıracağım
sarıldıkça babamın türbesine
sanki sır vermekten korkuyor saç tellerim
düşlerim çıplak kalıyor
suskunlaşan bedevi aşkların gecekondularında
birazdan babam uyanacak
birazdan fırtına kopacak içimde
ama yazmıyorum dedikçe
karalara bürünüyordu ayaklarım
gelecek kiplerini ödünç alıyorum gelecekten
gelecek diyorum babam kendi kendime
okşayacak dizlerimde uyuttuğum ağıtları
sızlamayacak tenimde çiçeklenen bıçak kesiği
sabret
tenimde büyüyerek gülümsüyor yarınlar
ayaklarım toprağa götürüyor yaslandıkça uğultulu gelecek
soğuk terler boşaltıyorum sızlanarak
ruhuma düşen özlemleri uçurumlara mı iteceğim
baharları mı asacağım gece karası günahlarıma
eksilen yanlarımda koşarken çocuk ruhum
nefesim kıstırılıyor dudak aralığımda
tarayamıyorum saçlarımı uzaklara kurmuşken kol saatimi
içimdeki kuşları kovdum babamın mezarından
sancılı gagalarını kestim toprağın
babamın gözlerine ateş değmesin diye
konuştukça kelimelerim
dilimin ahrazlığı yetim kalıyordu
bardaklar dolmuyordu eskisi kadar yağmur yağarken saç diplerine
sebepsiz kanamıyordu geçmişimin tırtılları
anlamsızlaşıyordu bulutların bakışları semada
toprak kökleriyle kazak örüyordu sevinin ruhuna
yanıyordu ellerimin kızaran derisi
seslendikçe kabaran hüznümün masumiyetine
sus ağlama baba
elbet diner acısı kehanetimin!