2
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1134
Okunma
dalgaların kıyıları dövdüğü lodos akşamlarından
alacağım toprak kokulu saçlarını
kör kütük akşamların tutsaklığından çözüp suskunluğunu
iliştireceğim rüzgarlara
zil zurna hasretimi karanlıklara çarparcasına
kayıtsızlıkları vurup bıçak sırtı kayalara
bağıracağım o kayıtsızlıklara
duyun beni duyun diyorum
duyun yeter ya
suskunluğumu patlatırken kör bir açmaz
vurun beni vurun diyorum
karabasanlarla kuşatılmış seraplarımdan
ölümlere inat uyanıyorum
adımlarken karanlığa teslim patikaları
çatlayarak üstüme yağarken şimşekler
boşalıyorken çorak topraklarıma deli bir yağmur
ıslanıyorken kör kütük mahçupluğum
ve postallarımı sarmalıyorken boz bir çamur
gözlerimi kızıllığına mıhlayıp
pusatsız ve pervasızca yürüyorum
gelinciklerle çiğdemler yaka yakaya
orman kardeşliğinde
yeşermiş bozkırlara yürüyorum
ey kuş tüyü özlemlerde palazlanan yalnızlık
kaş çatılmalarıyla kuduran öfke
ey acılar kışlasında patlayan barut
bu kaçıncı savruluşum
bu kaçıncı umut
ey sessiz ırmak
ey dingin sel
ölü dalga sessizlik
alnımı çatlatan yel
katmer katmer dağlanmış yürek
gizli gizli akan göz
kendime yemin sana söz
alazlanan her yangınında
her tükendiğini sandığında
savaş meydanlarına mağlubiyetini yazıp
yitirdikçe kazanan yanlarını çizeceğim
düşen bakışlarını alıp yerden
gri bu gecenin aydınlık şafağında
gül yüzlü toprağımın yanağında
yaldızlayıp göndere çekeceğim
derin bir mağlubiyetle düşerken diriliş uykusuna
kanayan yasaklarını
filizlerin namlusuna sürüyorum militanca
büyüyecek kardeşlik dağları
küme küme
sıra sıra
ziganadan toroslara
5.0
100% (5)