0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
823
Okunma

boğazına sor bu aralar
gemiler geçiyor mu hesap vermeden kıyındaki yalnızlığa?
ya da sürüyor musun son model yalanları acıların üstüne,
bir tren daha eziyor mu bileklerini?
izi yok, denize kustuğumuz tüm maviler uyuyor hâlâ
hem de bebek gibi, mışıl mışıl
birkaç iskeleyi daha patlatıyorum çirkinle
dinamitler gülüşlerini anımsatıyor
iç çekişlerinde beyaz arayışına çıkmış kumrular,
iki parmaktan başkası seni adını böylesi hiç yazmaz
haksız sayılmamak için de bu aralar
bir sözlük aldım, ufak, cebime sığacak kadar
anlamlı cümleler kurmak için
hiçbir yerinden öpmüyorum onu
açık, zorlamıyorum da giyinsin diye benim renklerimi
biraz beyaz, çokça gri ve gerisi siyah
büyük puntolarda düşünmüşüm çok mu?
ömür delikli bir jeton gibi değil mi?
defalarca denemekten bıkmıyor işte insan
iç çekişlerde nasıl da alelacele
son bakışı anımsatıyor kurşundan iz gibi
bu aralar düşünmüşüz, düşürmüşüz fark etmez
altı çizgili sefillikler koyuncaya kadar boşluğumuza
yaz güneşinde giyilen kalın deri bir montun kokusu siniyor
çıkmıyor hemen
naftalinler nafile kalıyor
koku çıkmıyor
acemice zarfa koyulmadan önce yazılmış bir mektup
adresi yok, katili çok bir dava da
küçük bir kız çocuğu gibi tarıyorum günleri
içine seni koymam yasak
içinden sen çıkarsan dayanamam kendimden eksilmeye yine
tablada kalan son simitim
koğuşların adı ve’ye da eklemekle arıza
vefa hiç patlamamış bir bomba gözlerde
beyaz mı kirlenmiş
siyah mı boyanmış ne fark eder
pimi çekilmeden önce avuçta bekledin biraz
biraz daha ufalıp toprağın içinde seni fırlatmalı
mürekkebini sırasına dökmüş bir çocuğun sümüklü
ve hiç bitmeyecekmiş gibi ağlayışı bu
biriktirip, bir günde harcadım ben aşkın bayram harçlığını
geriye kalan ne varsa saklanmalı
ne de olsa faili belli olan bir cinayeti üzerime aldım
alışmak zor olmamalı
nasılsa hepsi sıradan
hepsi bir tek yaradan