1
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
951
Okunma
Siyah bir bant bulunmalıydı ilkin
siyah ve yapışkan
tüm devreleri yöneten bir çipi
sarmalıydım Vietnam’dan.
fakat olmadı. bizim rebellerimizde mavi donlu adamlar astı
sonra kınamaya başladık sabah ezanlarıyla,
salat, cellat mıydı? asla!
yine de temizlenmedi namımız
insanlığın yüz karasıydı ak maskelerle dolaşanlar
ötelenenler iş kazası mağduru
amirler de göbekli
kadınlar da asi
çocuklar yalnız.
buradan itibaren kestim tüm ilişkimi o soyu ucuz inti fatlardan
yeteri kadar depolanmıştı öz erkliğim
insandık; hani tam da dı’k derken yutkunan boğazımız
bir yerlerde soğuktu macera
ve dopdoluydu güneş altında çırılçıplak ağla yanana.
görmedim
bir umut kaçığın üzerini bantladım
ve tükürükledim
defalarca okşadım
sonuçta bir insanın kaçabileceği en özgür yer de
o kadar yüceltilen varlığın sarı bir bok
t
a çekilebilecek yüzlerce sebepten küller savurdum
anamdan emdiğim süt kadar helaldi aynada gördüğüm.
bant fayda etmedi
çip çoktan köklerine inmiş kurdu gönülden çıkarmıştı
dokunmam bile faydasızdı
topladım her şeyini
ara sıra özler gibi yaptım onu
ama hiç çıkarmadım çekyatın altından
neler gördü
neler geçirdi
kimbilir en masum gladyatör oydu.
üç kişiydik
ayna da bile üç
ben beni gördüm
o beni
ben onu göremedim.
5.0
100% (4)