11
Yorum
18
Beğeni
0,0
Puan
2527
Okunma

Siz evet siz
Ete kemiğe bürünmüş mısralarla
Barışa bakan bir inceliğin zeytin dalı olabilir misiniz?
Kimin kirpiğini aralayıp b/aktıysam
Gözyaşına sebep kalbinde ki yanık harfleri gördüm...
Kimliğimiz recm edilmiş körpe dudaklarında seherin
iğdiş edilmiş duygular helalden uzak
İç boğuntusunda hevesini soluyan akşam
Aşağılayan hakikat heyhat
Biz rüzgâr eserken ağzımızdan zeytin dalı
Başak sarı
Siz turuncu tufanlarıyla vurdunuz göğün
Güvercin bakışlarına
Ömrümüzün özetini kumlara resmettiniz
Gözümüzde ki acının panzehirini bilmezden geldiniz hep
Köz köz y/andı bağrımız dönerken boşluklarımıza…
Ki bilmediniz yumruk kadar bir yüreğe güneşi nakşederiz
Geceyi gösterirken yer yer göveren gölgeler
Kıymıklarımızdan yeniden doğarız
Zira biz yağmuru perçemlerinden içen güneşin çocuklarıyız….
Berceste dünlerimizden aşk deyişleri feveran olsada
Dökülür gül yaprağına
Mem u zin’den gam tazesi nükteler
Türkülerimiz ayrı acıtır mabedimizi
Irkımız Anadolu
Lehçemiz aşikâr
Dengbejler sarar yaralarımızı
Kızılca kıyamet kopar iç seslerimizde
Fırat’ın bendinde yakamozlanıyorken bakışları çocukların
Bir eksikli ömür daha çoğalır soluğumuzda
Bir vicdan gibi durur ölüm kaşlarımızın eğrisinde…
İçimizin kuyularından yüzümüze vuran seller
Kaç elekten geçer bilir misiniz?
Biz susarız buğday tenli cümlelerle
Ölüm sevdalı bakar gençliğimize…
Ve düşer ılgıt ılgıt bir türkü aklın özgür yanına
Yâdına kalır acısı ve ağırlığı
Çoğalır ülkemin göğüs kafesinde
Z/âlimin saltanatı
Boğulur bir halkın yalın türküsü küller içinde
Resimler çizer ardı sıra yanıtlar arayarak susan bir kadın
Bir muska misali s/özünü boynunda taşıyarak…
Kim siler söyleyiniz insanın insana miras ağız pasını
Kim siler zalimin sesinin tarazını b/eşikteki bebelerin kulaklarından?
Sakın ha
Susarak
Söyle(me)yiniz!