14
Yorum
15
Beğeni
5,0
Puan
1305
Okunma
Bir cinayetin öyküsü
Dünde kalan
Ve
Yarına sadece
Gölgesi
Susmuştu
Gözlerinde
Kırılmış aşkın günbatımında
İmbatlar
Mavi
Ne çoktun bende
Şimdi ölü ruhuma dikiyorum kefeni
Birazcık daha nefes
Birazcık daha
Çocukça
Aklımda gülüşlerin sanki bir oyunun ebesiydim
Gözlerim bağlanırken
Yazılmış bir gece
Çizilmiş kader kendi renginde gözyaşı
Kaç bahar eder
Nil’e vuran bedir
Yâda
Kaç yakamozdur denizin koynunda
Kaç yosun daha parçalanır bu dalgayla
Vururken kıyılara
Şimdi pimi çekilmiş bomba
Her an patlamaya hazır
Volkan gibi
Susuyorum
İhanetinle
İlk önce düşlerimiz
Sonra düşüncelerimizi çarmıha gerip
İçimizdeki çocuğu
Astılar
Yaşından önce
Beyaz duvarlarımız vardı
Kirlenmeden önce
Oysa ne çok sevmiştim dudakların morarmadan önce CANAN
Kirlenmiş teninde kargalar
Oysa
Bir papatyaydın gelincik tarlasında
Rüzgârla savrulan gülüşlerin kalmıştı
Silerken yağmurlar izlerini
Gökyüzü düşüyor
Kırgın olduğum bir kadın acılar salıyor içime
Ateş düşüyor
Biraz sessizlik
Susun martılar biraz önce öldürdüm denizi
Sahte bir mavi hercai nöbetinde,
Kaç tanrı öldü
Hüzünlü papatya gölgesinde
Köpük
Köpük
Kırıldığımdır
Her enkazıma vuranda,
Şimdi dökülüyorsun düşlerimden
Sökülüyorsun yüreğimden
Sökül
Dökül
Dökündüğün aşkım şimdi karanlık
Sana aşk demiştim CANAN
Şimdi aşkın karanlık yüzü
Ve kırık bir aynaydın ÇALIKUŞU
Vurduğun yerden kanıyorken
Şimdi boş koy
Hangi resmi çiziyorsan içinde ıslanmış PAPATYA olmasın
Aşka ihanetindir her çerçevesiz resim
Şimdi gülebilirsin…
Mahir ULAŞ
5.0
100% (19)