16
Yorum
27
Beğeni
4,9
Puan
1664
Okunma

Lokması Boğazında Kalıp Boğulan Kral
Krates bir yalnızlık
sarnıçlarda nöbet tutan kılıçlar
raksına bağlanınca acının
geldiler, üçer beşer kim varsa
Nutku tutuldu soytarının
bilen sular döküldü genze
bilen sular döküldü daha bilgisiz sulara
anlatıldı, rembetiko ve destânlar
rivâyeten sevdâ kullukları
Varsa tutulan bir söz
ölümdür önce Tanrı kavramınca
kıvamına katılarak sandalın
geçildi geçilmez denilen hangi gün
Zengin ve fakir
bir kuşun uçup uçmaması gibi bir şey değil!
Yazdıysa kara fısıltılarını
siyah sütler öğüten göğ
beyaz bulutlara kaçmış balondur
kader
Gerileme dönemleri insanlığın
altın çağlar ve altın ana buğdayları
kavisli bedenlere kanıp
etmediler süngüyle harp
etmediler burkulunca kalp
atları bindirdiler
Kamaştı kurumanın tutanakları
güneşi elleyen çocuklara
Ten fark mıdır
farksızlığa kalınca
bu yüzdendir ganimetsiz gül
Yağsın
boz duygulara utanç yağmurları
ensesine kadar ürpersin toprak
neden benim için savaşırlar diye sormaz mı
çiçekle Yâr olur anca
sudur çocukları
Kadınlar ve erkekler
bir ölümden dönme meselesi gibi bir şey değil!
Şimdi anlarım
ölçütüne sığmazken bakışlarım
kanlanmaya varmış
ölüme sığmayan tabutların
bizde bir anısı vardır
Dönen dünya değil
kopan kıyâmet değil
insandaki yalandır
Kim sırrını tutarsa
çağ birikir orada
Anlaşılmazlığın özeti
belki de bundandır
Devrildi kral ve soytarı
devrildi kendini ilâh sanan
lokma ve lokma ilâhtır
Şimdi pencerelerini açtığı yere göre
şekil alan zamanın
kutusuna perçinli ruhları
kutlama bayramı
Mutluluk, yasak bir kitaptı
toplatıldı ve
yakıldı.
Payanda
5.0
97% (31)
3.0
3% (1)