7
Yorum
25
Beğeni
5,0
Puan
1381
Okunma
Tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayacak bir kelimesin dudaklarımda
ki ölüm bile çok neşelidir sessiz bir okyanusun ormana küs kalmışlığında
Bu yüzden seni anlatmamaktır sevmek, zührevi bir sonbahar hazinesi gibi
Ufak bir çocuğun gözlerindeki yaşama sevinci yokluğu kadardır uykular
Karanlığı olmayan göz kapaklarının nemden ötesi olmayan kirpik çıkmazlığında
düş görme ihtimalisindir çokça, masumca ki bazen şefkât bile özler sevilmeyi
Bu yüzden sana dokunamamakla yükümlüdür tüm emek kırıntılarım
Ruh sendikalarını hiçe sayan boş meydanlarda
Ki sen uyurken ben yine de düşerim gözlerinden göğsünün köklerine
Düşün ki
Bir madenciyimdir yüzüm kapkara
Bir işportacıyımdır sokak aralarında
Ya da bir dilenci gecelere nam salmış
Aşk, bu devleti nasıl eksik sevdiysem seni de öyle sevmektir biraz
Kimine göre devrimci
Kimine göre faşist
Kimine göre ise Afrikalı köleler gibi
Vatansız
Düşün ki
Ölüm saklayacak adımı
sen duymayacaksın
Yağmur damlasının düştüğü topraklarda hissedeceğiz yokluğumuzu
ki o koku ne kadar özgürse o kadar var olacağım pencerelerinin kuytusunda
Düşün ki kuşlar susacak
Düşün ki kuşlar unutturacak
Düşün ki kuşlar gizleyecekler aşka aç bu tabiatın üzerimdeki örtüsünü
Ben yine de düşeceğim avuçlarının ortasındaki çizgilere
Mavi gökyüzünün unutulmuş eflatun sayfaları gibi …
5.0
100% (20)