4
Yorum
14
Beğeni
0,0
Puan
984
Okunma
Bazen o yaranın kelimelerle tarifi olmuyor, olamıyor
düşmek istiyorsun sadece
bir kaldırıma bir boşluğa bir uykuya
harflerimi düzelten o dudakların müptelası olduğumu
itiraf ediyor ruhum yani o yokluğun
yokluğa sesleniyorum çokça
sesim gittikçe uzaklaşıyor benden
sesim gittikçe düşüyor
çoktan bitmiş bizim umutlarımız
pencereleri kapalı
perdeleri kapalı kerpiçten bir eve
çok uzaktan bakmak gibi
son kez bakmak gibi
ama son kez olduğunu bilmeden
dokunmak gibi bir coğrafyaya işte
ardında ölü serçeler
hiç gitmemek ve hiç dönmemek arası bir şey bu
içinde hiçsin
hiçin kıyısında bir çöl limanı misali
ve yine de soruyorsun o soruyu
yalnız mıyız?
yüreğimin sesini en son ne zaman dinlemiştim
sen yüreğimin kayıp sesisin çokça
ve yine de taşıyorum seni
ki biliyorsun masala dönüşmüyor bu yokluk
geceye benziyorsun
çokça geceye...
.