16
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
1148
Okunma
Hızlı hızlı kaşıdım sırtımı
elimle değil
duvarla...
Yaslanıp bir kirişe
öylece emanet ettim kendimi...
Salt bir şiir değil
ki çoraplarım da yoktu ayağımda
(bir nevi aile geleneğidir bu)
(dedem de sırtını ağaçlara sürterken)
-bir dakika alt satıra geçiyorum
(çıkartırmış çoraplarını)
Tabii o zamanlar yünlü çoraplar
ağaçlar bile yünlü;
varlığından şüphe duyduğum bir adam
küfürlere konu ebemi
dut ağacı örerken görürmüş:
ne desem yalan!
Muhtemelen otobüsten huylandım,
gıcık yapar bende toplu taşıma araçları;
kimileri polenlerden
kimileri tüylerden
bense otobüslerden nem kapıyorum işte.
Hapşırmıyorum ama intihar edebiliyorum.
O ayakta dururken
terlidir diye tutulmayan şeylere
-maalesef adlarını bilmiyorum-
kendimi defalarca asmaya çalıştım.
En çok o sarışın kurtarmak için çabaladı.
-Rahat bırakın kızı hayat öpücüğü versin
dedim ama anlayan kim!
Bir çocukluk hikâyesi uydurdum herkese;
üniversitedeki dekana,
lisedeki kumrala,
mahalle bakalının yeni boşanmış kızına,
yani herkese;
sözde yalancı gebelikten doğurmuş annem beni
- olmaz caanım öyle şey
-valla diyorum
(ama yemin etmiyorum)
""ee sonra" diyor herkes
varsa çayımdan yudumlayıp
yoksa da uzakları yutkunup
devam ediyordum anlatmaya:
birkaç ay sonra da dünyaya açmışım gözlerimi.
- vardır bir hikmeti
diyenler mi dersin
- Tövbe, tövbe...
diye küfüre göz kırpanlar mı dersin!
Ama bunlar önemsiz
çünkü hızla kaşıdım sırtımı
elimle değil
duvarla
5.0
100% (14)