0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1104
Okunma

şayet dinleyeceksen beni..
itiraz etmeden
ve kırmadan kelimelerimi,
firari bakışlarını tutsak ederek gözlerime..
susarak..
tenine siper kazarak..
karantina altına alarak düş/lerini
ve ellerini saklayarak iki göğsünün sıcağına
dinleyeceksen beni..
sesim düştüğünde sesine..
bakışlarını iki omuz hizanda dolaştırarak..
yüzüne vuran soluğuma bakmadan..
bakmadan alnının çizgisine/
yazgısına dinleyeceksen şimdi..
diz kapaklarında taşıdığın bütün senli izleri..
yüreğimdeki bütün göçlerle eşitleyerek..
saçının tellerinde taşıdığın bütün kelebekleri
günlük anlara/zamanlara inat gömerek..
bütün yağmurlarını içerek toprağında/ıslağında ki
şimdi aç sesini..
kısmadan/kasmadan müziği..
korkmadan es lerden, notalardan..
bütün geniş zamanlardan dinleyeceksen..
ve fakat benim yüreğine düşen sözlerimde,
kemikten ve etten bir canlının..
hüzün kokan,
külden ve közden acısı
sana/
tene kesik
sevda yanıklarıyla yüzleşeceksin
ve kendini göreceksin ki
hiç dokunmadığın parmak uçlarımı,
hiç koklamadan kıracağım
senli zamanlara geç kalmış hayatlar gibi..
ve anılar sarkacak yüreğinin saçaklarından ki
denizimde uğurladığım son gemi gibi
çözeceğim halatlarını saçlarından..
bu bende senden arta kalan bu biliyorum..
ve bu asla bir suç değil
sana yazmak girdabından kurtaramadı,
hiçbir bilindik pusula beni ki
hiçbir bir virgülde duraksamadım
ve hiçbir noktada durulmadım..
acı çekmedim/
ağlamadım/
gülüm/semedim
hiçbir ünlemde..
lakin tüm soru işretleri ile
kol kola aradım
seni/
sabahı/
aydınlığı meraklar içinde..
nerede/nasıldır diye..
ve bil ki sevgili;
gülüm/seyişini
yani kıskanışını/
çayındaki şekerin sayısını/
dudağının kenarındaki kırılmayı..
nasıl ıslandığını ve nasıl kuruduğunu çokça merak ettim..
düşlerimi çalan senin tırnaklarındı/
tırnak işaretlerin..
omuzum da ve sırtımda bir çizgiyi hatırlatır gibi..
sus gelen bakışlarda,
söylenecek sözün bulunmadığı anlardaki g/iz gibi..
ve sen;
gözlerime akarak,
sözlerini kestin şah damarından ki
senin g/özün yüreğimdeydi,
habersiz bir ölüş oldu gidişin/
bir sus emrinde..
”susarım”..
şayet şimdi dinleyeceksen beni
“susarım”
ve susmanın özünde seni anlatmak olduğunu
ve seni anlayan bir adem oğlu/
bir adam/
bir seven olduğunu hatırlarsan/
hatırlatırsan bana ki
senin gölgende benliğimi arayacak parmak uçlarım..
ve sen bir gölge g/iziyle saklayacaksın onu..
şayet şimdi dinleyeceksen beni
hadi kapat gözlerini
seni bir masaldaki serin akan sulara çevirecek bu sözler..
derinliğinde boğulduğum
su/sus giderim..
yüreğimi alır giderim..
gölgemi alır giderim..
bütün harfler sesim benim/
sesimi alır giderim
ve sen ağır bir yük gibi kalırsın
kendinin dik yokuşlarında..
bir dilek ağacında asılı,
dileği geleceğe kesik bir bez gibi kalırsın..
ben gölgemi astığımda sana..
sana..
seni yazarken..
eksik kalan metinlerimdeki g/izi..
giderayak yüreğimde açtığın o eski yaradaki en ağır s/özü..
kulağının hemen arkasındaki buse ile işaretli izi..
tövbeyi/günahı..
iki nokta arasındaki salt gerçeği..
en kalabalık sesler içersinde duyulmayan/
görülmeyen/
dokunulmayan sesimle anlatacaksam sana
ve sen zaten hiç olmamış/
yokmuş gibi bakacaksan yüreğimdeki aynaya..
öylece uzakta gibi..
bir su yılanı kadar çıplak..
sessiz ve yalnız..
öylece sesinin aksi yankı bulacaksa sadece
ve ben nedensiz bir varoluş gibi..
yüreğinde nedensizce olacaksam serde/sende..
beni nedensizce sevmek/
görmek isteyeceğin,
yüzüme nedensiz yere dokunmak isteyeceğin..
öpmek ve hatta koklamak isteyeceğin güne dek..
o güne kadar..
hep o ana ve zamana kadar sus..
ben anlatacağım..
anlamını asla tamamlamayacak kelimelerimin g/izinde…
(...)