2
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
997
Okunma
tadı kalmamıştır eskiden o çok takdir ettiklerinin. Kırmızıdır.
Şarabı dökülür boynundan mavi damarlarının,
nedamet sancısı, bu hasta olmadan önceki son sözüdür herkesin
-ölmek istiyorum.
Oysa ne mutlu başlamıştım ben bu yolculuğa
nefes sesleri
her nefes senin nefesin kadar çekebilir mi beni iliklerimden?
koşmaktan yorulmuş bir çıta’san
hasretten yorulmuş bir aslan gibi kıvrılmak için arıyorum
tekelden alınmış poşetin enterasan kokusunda
saklı ettiler gereksiz pozisyonlarımızı
bir aslan, bir çıtanın sevgisini timsah gözyaşlarıyla kazanır
ağlamıyorum, bu zevk
baldırlarından akan kanın dudaklarımızdan biri olduna şahit
tersliyorlar
neden ki? Aynı dünyadan değil miyiz?
Bu kaçıncı filo, saymaktan usanmış halatçı gavat
bırak şarkı söylerken vursunler bizi
sessiz sessiz öpüşürken, şikayete gelsin üst komşular
edilgen
bir o kadar da yelken açalım zaman zarflarımızla s’Onsuz
O bizimleyken
uygar olamam
ben aslanım sen çıta
uyursam, aşkına uyurum ya
kartallar leş yiyen akbabalara güler
sırtlan sesinde anne
burası cennet değil de ne?
Hiç tiner çekmemiş dişiliğine veriyorum
o kadar çok dokunulmamış yerin var ki
ihtiyar bir kızılderelinin ölmeden de söyleyebileceği o söz gibi
’kuşlar uçmaz gökyüzüne bakan biri olmadığında’
Bir çıta kanına muhtaç aslan var mıdır bilmem, sarı’ın, sarı’l
burası nefesini koyacağın alın
bu el elim
göğsün ne yumuşak
uçları ürperir her bir saç telinin
şirinim
si,ni’yetim
susuyorum ölmeden
yetiş, ağzından su’yun dudağıma içir
5.0
100% (1)