2
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
824
Okunma

İki adım öne çıkıyorum mutluluğa gönüllü olarak
Hayat geri itiyor beni
Ayaklarım pişman gittiğine,
ayaklarım dermansız
Bir yol çizdim kendime
Umuda yoldaş,acılara ırak
Ama yürümeyi unuttum
Adım kadar iyi ezberliyordum her gün doğumunda gülmeyi
Sonra aynaya geçip bakıyordum kendime
Hani ‘aşk’ yoluna çıktığında afallarsın ya
Rotanı kaybedersin
İşte benimkisi de tam olarak bu
Mıh gibi aklıma kazıdığımı sanarken ben
Aynada hep ezberim şaşıyordu
Afallıyordum işte…
Ve içimden yalnızca ağlamak geliyordu
ağlıyordum ,
Gözyaşlarım yanaklarımı yakarak düşerken dudaklarıma
Ben sadece ağlıyordum işte
Eski zamanların siyah beyazlığında bir mektup oluyordum kimi zaman
İçim duyguyla çoşkun bir deniz gibi taşarken
Dışım yıkık-dökük
Ve avuçlarına alan herkeste parçalanacaktım
Okuyan yara alacaktı,avuçları kan dolacaktı
Kimse cesaret edemediği için de ben hep siyah-beyaz kaldım…
Hep eski…
Sonra yalnızlığım;
Benim hem en sadık dostum
Hem en azılı düşmanım…
Benim yüreğimden çıkıp,
odamın duvarlarına çarpıyordu her gün her gece
Sonra yine yüreğime dönüyordu
Bazı zamanlar gidişine seviniyordum
Çoğu zamansa aradığım tek şeydi yalnızlığım
Çünkü o benim tek arkadaşımdı…
Pencereler yağmuru içeri alıyordu
Aslında biliyorum yardım ediyordu bana
Çünkü yağmuru benim gözyaşlarıma arkadaş sanıyordu
Yüzümün çizgilerini en çok fırtına belli ediyordu
Soluyordu yüzüm,
Çiçek bahçesine değen ayaz gibi
Ama aynalar bile bu kadar net göstermiyordu beni
Kirpiklerimin gölgesi eğiliyor yüzüme
Yüzümde gözlerime yer kalmıyordu çoğu zaman
Sırılsıklam yüzümde
Fırtına bile yer bulamıyordu bazen
Hayat da hiçbir zaman sevmedi beni zaten
Ben ellerimi uzattıkça o itti
Ben mutluluğa gönüllü oldukça ayaklarım geri gitti
Bu yüzden yürek hep buruk kaldı
Ben de hep ağladım işte
Payıma hep acı düştü,gözlerime hep yaş
Yüreğimde hayata dair koyu bir telaş
Bende hep yandım işte…
5.0
100% (1)