8
Yorum
11
Beğeni
0,0
Puan
1739
Okunma

İKLİM ÜŞÜRKEN...
Sanrılı zaman yaprak döker yazdan kalma
Mevsim sarıyla kanar kış hançer kesilirken
Yamalı sevdalar derin dikişlerle yürekleri kapatırken
Açık kalır hep kapılar pencereler düşlerde
Üşür üşütür ansızın gelen fırtınasındaki karlar
İnsafsız yargılar başlatır derin dünlerin sızıları
Giyotinler kıl çizgisi keskinleştirirken ayrılığı
Ser gider gönül kalır vuslatın kapısında
Hançerli şarkılar duvarları yalarken gecenin derinliğinde
Mor bulutlar erken düşerdi pencerelere
Terk edilmiş kulübelerin kırılırdı camları
Zulasına soğuğu çekmiş mektupların kıyısından akarken nehirler
Kirpikler nem toplarken düşer aşkın şimşekleri göğse
Toprak kanar su kururdu dudakta
Ve o eski şarkılar sallanırdı sokaklara gece çökmeden öncesi
Savruk rüzgarların eşliğinde titrer tüyleri tüm ıslak kedilerin
Tarihler düşer eski sevişmelerden kalan terle
Islanır satır küser mısralar vururken kayalıklara gemiler
Yosun gibi kokulu bir öykü vurur geçer yürek kumsalından
Yıkılırken kumdan çocukların yaptığı o kaleler
Daha demin bir dalga çeker gidenin ayak izlerini içine
Bir heyelan koparır ardındaki aşkları yüreğinde taşıyanlar
Öyküler biriktirir şiir kitaplarının yanına
Tüm limanlar ateşe verilirken kül kalır ormandaki yeşilden
Ölü sevdaları diriltirdi efsanedeki şairler
Savrulurken dumanlar gemilerden yanardı yürekteki meşale
Kurşun kalemle çizilmiş resimler solsa da eskimezdi
Koparılmamış takvimler sevilenin gidişini gösterirken
Kuru gazellere kalırdı yinede söylenmemiş sözler
Birde yakamoz düşmüş denizlerin koynuna konmuş martılara,
Çığlık atmasa şiirlere kalırdı
Yürek aşklarla yakılırken fırtınasında
Kar düşerdi çatıların başlarına
Gözlerde bir eski hatıra düşerken yaprakla yürünen sokaklar
Hep karlıydı işte hava iklimi bir Ankara’ da…