5
Yorum
8
Beğeni
4,9
Puan
813
Okunma
Haydut Sarısı
ı.
Yaz gelince kelebekleri toplayamam anneme,
Kimsenin delirmediği yerde değilim
Kırılan şeyleri tanımlıyorum
Sevgimi istiyorum ondan, onun garip ayrıksılığından.
Sevişmeler, gözleri boyalı bir tunç gelin
Yatağımda kimin kanı bu eski hüzün
Bilirim, her sertlik
bir yere deniz ağıdıdır
dalgalar, yalnızlığın üşüyen yanlarını anımsatır!
dünya, ne yöne dönerse dönsün;
içimdeki vicdan pusulası tamdır.
barış isterim gözlerine baktıkça
kendi kanadını geçen her kuş gibi,
bir yerden, bir yerleri arttırıyorum, deyince.
Nasıl anlaşılsın içimdeki kuyu?
kırk deli, kırık makas ve taş
sessizliği çağrıştırıyor her bakışın kesilmiş adresi.
Odasında sayıklarken uykunun
yarın denilen serginin yüzünde kapanır ismim.
Sonsuzluk, sonsuzluk, ve sonsuzluktur ellerim!
i.
hangi nesneye düşer gölgesi
kendinden kaçan bir kedinin
portakallar toplatılmış örtülerde yeni mizah
küsmüş, kösnümüş bir hayatın son telleri
çalar durur aklımda fırtınası bol bir yağmur gibi
o kadının bacaklarında otururum, o
hiçbir delinin ortada kalmadığı delillerin
akil kimliğini verdiği yasta. Yaşım bu yüzden belirsiz!
Hatırlatmalıdır;
Zamana inanmadığımdan beri
Ne geldim, ne gittim
Ne geldim, ne gideceğim!
v.
bir kül getirir, bir kül götürür
son çiçeğin kurgusunu bana
ekler her, herkesin yarasına.
İçimde dünlerin düğün yarısı;
Çağın bütün yeminlerini ettim
Seni seviyorum Haydut Sarısı!
Payanda
5.0
91% (10)
4.0
9% (1)