1
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1446
Okunma

Uzanacak ellere hasret bağrımdan,
şanssızlıkların gazabına uğradım,
perişan halimle fırtınalar kopardım,
Yalnız günlerime çare arayıp,
acılarla dolu geçmişime örtü olsun istedim.
Estikçe beni aştım,
beni aştıkça yıktım duygularımı.
Ben ben değildim artık.
Bu yıkık,bu dökük adam ben değilim.
Ne bunca çaba,ne bunca inat,ne bunca istek
Yetmedi,yetmedi!
Ne zaman sığınacak bir limana yanaşsam,
her seferinde sarp kayalara takıldım,
İyi bir kaptanım aslında,
hiç bir fırtına da gemiyi batırmadım,
Okyanusta hiç bir akıntıya teslim de olmadım.
Anladım ki ne geminin suçu var,ne limanın.
Suç, dibini göremeyecek kadar kör olan yüreğimde!
Göz kapaklarıma yapışıp,
göz bebeklerimden ciğerime akan
iflah olmaz kimsesizliğime
teslim ederken bedenimi,
ölümler çiseliyor ömrüme inceden inceye.
Usul usul damıtılıyor karanlık
acıların ücra köşelerinde.
Ve oluk oluk dökülüyor birden yüreğime.
İçimde biriken ezilmişlik,
her geçen gün büyüyen kaygı,
onulmaz endişeler kemiriyor beynimi.
Kimbilir ne zaman asacağım kendimi!!
İpi koparılmış yalnızlık etrafımda dört dönerken,
dibi delik kara çukurların içine çökerek güçlenen,
dibe yaklaştıkça acılara gömülen
sahipsiz bir savaşçıyım ben.
Bazıları bitmiş şarap şişelerinden
molotof kokteyli yapmayı marifet saysa da,
ben intiharı geciktiriyorum her şişede.
Mehmet Zafer
5.0
100% (2)