0
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
1103
Okunma
İki mendil parasıyla aç karnımı doyuramazdım ben de
en mantıklı yoldu çalmak
çaldım. Ve ihtilal olmasını bekledim toy kokan sesimle
ne emekliydim, ne işçi, ne de başka bir ayak bağı
hırsızdım; elli altı beden ceket, kırk beş numara ayakkabı
ama hiç ağzım kokmadı açlıktan
hiç de ağlamadım. Böyle zamanlar bir müzik sesiyle
yıkanırdı teneşirimde güneşlenen umutlar
annem Havva, babam Adem, geçinip giderdik kardeşlerimle
öyle hepimiz aynı döşek de uyumak da yoktu
tek tek her birimiz ayrı bank da
Çalmaktan yorulurdur kimi zaman ellerimiz
ben ustaydım. Ama ustalık da işkence sebebiydi karakollarda
adımı zaptiyelemekten usanmış Bedri çavuş sigara kokardı
kadın kokardı, çocuk kokardı, aşk kokardı en çok da
gitmez istemezdim sobanın sesiyle uyuştuğumuz odadan
Bedri çavuş saygıyla kovardı bizi, ben onun aşkından çalardım
yine de ne kadar da arzu etsem ve etsek
çaldığımız baklava, tavuk, ekmek bir yana
kimsenin aşkını çalmadık bu dünyada
bilmem, Tanrı da Bedri çavuş gibi mi kokuyordur ama
affedip, çalmadan da olsa yedirtir mi acaba iki tatlı hurma?