2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
877
Okunma
Kimbilir kaç yalnızlık görmüş bu şehir
Yoksul aşk dilencisi donuk bakışlı kadınlar
Geceyi yorgan yapmış ihanetlerine adamlar
Ya çocuklar neden bu kadar sessiz
Azrail yüzüne dönmüş sokak arası lambalar
Fırtına öncesi çığlık olmuş sanki karanlıklar
Omuzdan bacak arasına düşmüş başlar
Bu şehirde yaşamak ölmekten beter
Kaldırımların vefasızlığında dolaşır ürkek gözler
Gençliğini düşünmeden hayasızlığa terk etmiş
Boynu bükük lime lime ahşaptan evler
Gölgesinde aşk birikmiş hep tek kişilik
Kim bilir kaç şehvete mekan olmuş bu pencereler
Cücelere köle olmuş kalbi sökülen devler
Bu şehirde tek kişiliktir aşklar
Ara sokaklardan süzülen ağır adımlar
Kararsız ilerliyor ölüm son durak düşüncede
Sema mavisini kaybediyor hüznün buğusunda
Toprak kurumuş bedenine rahmet dileniyor
Ve içine insanları çekiyor hiç durmadan
Sevdalar taşınıyor cansız tabutlarda
Aklımda yerleşip kalmış isimsiz bir şehir
Her şey bu şehirde tek kişilik karşılıksız
Ağzı gözü burnu kulağı renksiz ve yakışıksız
Son fırçada belirince resim
Aynaya bakıyor gibi dehşetle gerilir yüzüm
Kendine ne kadar yabancı da olsa
Şehrin çehresinde beliren bizzat benim
Uzaktan bakıp şehrin portresini çizen adamım
Şehre ne zaman kim tarafından verilmiş adım