1
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
1365
Okunma

Sair sebeplerle usta!
Sıradanlaştırdığım tüm alışkanlıkları öpüyor nabzım
Babamın nasırlı emektar ellerini
Örselenmiş yüreciğini
Annemin bıkmadan dinlediğim ve daim yürek inleten ninnisini
Ki… Gözlerimin çukurunda birikirken gözlerinin ahlı nemi
Göğsündeki hıçkırıkları
Ah ki kulağımın tıkaçsız devriyesi….
Sessizliği dinliyorum kalabalık uzaklığıyla
Çoğalarak azalan avazla
Azalarak çoğalan suskuyla
Kendimle yüz göz olunca bir kuyu başında
Taş atıyorum ha bire aynada ki suskuma
Asma tavanlardan oldum olası sıkılmışken yüreğim
Deniz diyorum nasıl serindir şimdi
İçimde ki buhranı kabullenir mi sahi
Bıraksam alfabemin yılgın bir o kadar da yorgun harflerini yosunlar arasına
Elası döner mi bakışlarımın bilmeden
Belki de bir uğurlayan olmalı beni
Yol tarifi olmayan incelen vakitlerde
Martılar mırıldansın istemiyorum
İstemiyorum dokunsun kanatları dingin sulara
Gitseler diyorum gitseler susuz çöllere…
Şiirlerimi hüznünden yakarken
Özlemlerim ıslansa alnından
Kalksa diyorum omzumdan şu koca dünya….
Tüm sokak kedilerinin ayak seslerini duyuyorum
Hıncahınç kalabalıklar ardı sıra kayıtsız şartsız bekleyişlerini
Kişiliksiz gölgelerin ihsan edişini kuyruklarına
Çığlıklarının içime dokunuşunu…
Karanlık çehremde halkalar desenlerken
Sesimin boşluğu yankılanmasın diye
Yinelenen bir hüznün tedirginliğiyle
Usul usul topluyorum parmaklarımı dudaklarımın suskunluğuna
Nesneler karşısında küçülen fikrimin iç sesiyle halleşip
Gel diyorum kendime gözlerimle konuşup
Korunak istiyorum
Duvarda yanılgılar bana bakarken
Saçlarımı aralıyorum
Dalda çürük kiraz var hâlâ
Ürperti diken diken tenimde
Beni yürüdüğüm aylardan ağustos
Pencerede buğusu sesimin
Gitme beni...