4
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
1912
Okunma
ne zaman ki
bir göğsü boyamak için. ucu
et pembesi kaleme uzansa insan
göğe bir karış kalada karışır toprak
karışır serpilmek sevinci
sevilmek şımarmasıyla. bir iksir
içimize kadar işler. ve bu bir
karapetunyaya gel demek olur
olan herşey artık. hesaplı renkler
ve hesapsız kahkahalar içindedir. içimiz
nereye dökülürse dökülsün. molozlar
bulur bizi. ağlamaklı narin şeyler de
değil mi ki
taş tozundan defterler açılınca
aralar kapılara bağlı bacaklarını. karapetunya
değil mi ki. sahneye çıkan göğsü
çatladı. çatlayacaktır ay karşısında
garip olmaz o zaman. bazı ölülerin
gizli bir dirilikle durup. aklımızda
yakılması bazılarının. ceset sanılıp
kundaklanmış mezarlarda. niyesi yoktur
zaman. o kesin ve keskin ifadeler çelengini
çakıp. katafalkına hatırlamanın
kendi kortejinde yürütür insanı çünkü
atları ıslak asfalatta koşan. dua
yorulur. ve hayra yorulmuş bütün rüyalar
silinir. kurcalanmış defterden
felç ve festival. yokuşun başında
başına buyruktur artık
çantaları inanış dolu çocuklar
bütün doğruları. parçalar
ve karnı burnunda küçük sağnaklar
afallar. çıkınca toprağa saplanan cemre
çocukların silkelendiği yerlerde
ölüler geçip giderler. serinliklerden
bizi bir yere. bir yeri bize ait kılan
işkilli notlar alınır. ama şöyle ki
misal örneğin fakat genede sonuçta
incelikler çekilir içimizde bir yere
ve derimizde boyuna çizgiler belirir
bu hala. her sabah uyanmaya
niyetliyiz demektir
2182bin12İst.
5.0
100% (15)