Okuduğunuz
şiir
29.10.2024 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
gerçeğin G'si
Ait olmanın açlığıyla, etrafını istimlak eden anlam, bize bir alan bırakmaz ki kimselersiz konuşmak mümkün olsun : Doğruya doğru, sağrısı sanrı ile kırbaçlanan gerçeğin doru tayları, ki onlar gören gözün çocuklarıdır, benliğin dikenli tellerine saplandı.
Sınırlı bir nabızla can çekişen cübbeli aklın müritleri, ruhsatsız bir şifayı döke saça oraya doğru ilerledi.
Ruhun, iştahlı aç canavarları kör karanlıkta alestaydı.
Oradan yalnızca gerçeğin G’si kurtuldu. Ve maksatlı bir merakla aranan, nokta olarak ortadan kayboldu.
Şimdi hepimiz, onu buluyoruz. Bildiğimizi anlatmak için, bir vahaya koşar gibi.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Hem arayıp hem varlığını reddettiğimiz o gerçek, sonumuz olacak. İnsanın en büyük keşfi para falan değildi, ki o, en rezil olanıdır keşiflerin, en önemli keşif gerçeği ve de kendini yok saymasıdır. Bu da bence ikinci rezil keşiftir. Yaşıyoruz da ne için, ne uğruna, neye rağmen?
Kafamdaki deli soruları hortlattı şiir, iyidir bu, çok iyidir.
Sosyolojik bir fail olarak biz, bir gerçek aramıyoruz aslında; bize dayatılan norm ve nosyonu temel gerçekliğimiz şeklinde vukuf edip, onlara göre yaşıyoruz. Buna karşın ontolojik fail, sosyal olmayan psikolojik süreçlerinde evet, aynen dediğin gibi hem reddediyor hem de arıyor. Sanırım, birazdan fazla bulmak istemiyoruz gerçeği. Kimbilir, belkide hazır olmadığımız içindir. Ama şimdi ve burada, yazan ve ondan da fazla düşünenbir entelektüelin buraya, gerçeğin g'sine gelmiş olması, benim için büyük mutluluk, ve gönenç...
Sosyolojik bir fail olarak biz, bir gerçek aramıyoruz aslında; bize dayatılan norm ve nosyonu temel gerçekliğimiz şeklinde vukuf edip, onlara göre yaşıyoruz. Buna karşın ontolojik fail, sosyal olmayan psikolojik süreçlerinde evet, aynen dediğin gibi hem reddediyor hem de arıyor. Sanırım, birazdan fazla bulmak istemiyoruz gerçeği. Kimbilir, belkide hazır olmadığımız içindir. Ama şimdi ve burada, yazan ve ondan da fazla düşünenbir entelektüelin buraya, gerçeğin g'sine gelmiş olması, benim için büyük mutluluk, ve gönenç...
Dogru ile yanlışı kendi yargimiza baglamak aptalliktir"diyor Monteigne
Ve devam ediyor!
"gördüklerimizin doğruluğunu, yanlışlığını anlamak için doğruyu gösteren bir araç olması gerek; bu aracın doğruluğunu anlamak için bir deneme gerek; denemenin doğruluğunu anlamak için de bir araç: Gel de çık bu işin içinden!.. Madem duyularımız, kendileri kesin, olmadıkları için, sorunumuzu kesin olarak çözemezler, öyleyse akla başvurmalı diyeceksiniz; ama hiçbir akıl da başka bir akıl olmadan ortaya çıkamaz: Döndük mü yine gerisin geri?"
Hangi gerçeğin g si ? Güçlü olanın, güçsüze dayattırdığı gerçek mi ? Zeki olanın cahile biat ettirdiği gercek mi ? Menfaat iliskileri ile dizayn edilmis gercekler mi ?
Neredeyse tum toplumsal kavramlarda çeşitlilikler görmek mümkün... Kutsal kabul edilen dinlerde dahi. Bir de her din'in kendi içindeki ayrışmasına ne demeli
Elbette doğrudan yanlış, yanlıştan doğru üreten menfaat.
Bir de onuncu köyde olanlar var tabi..işte onlar bu sığ düşüncelerden arınmış degerli kişiler.
İçeriğindeki derin anlamlar şiirsel dil ile ancak bu kadar ifade edilir.
Monteigne'den, epistemolojiden, ontolojiden, otoriteden, ve daha da bilcümle önemli şeyden müteşekkil dengini açıp, şiir yoluyla ve bunlar hakkında konuşmak için gelmiş birine, önce adab-ı muaşeret gereği ayağa kalkıp selam verilir, sevgi sunulur ve misliyle saygı da tabi; sonra, genişletilmiş bir şimdi olarak zamanın bir yerinde, denir ki, dediklerinizi, dinledim, okudum ve alıp alnımla öptüm. Gerisi, geride kalan metinleri okuyunca bir bir çözülür zaten, bir kardeşlik baharında..
Monteigne'den, epistemolojiden, ontolojiden, otoriteden, ve daha da bilcümle önemli şeyden müteşekkil dengini açıp, şiir yoluyla ve bunlar hakkında konuşmak için gelmiş birine, önce adab-ı muaşeret gereği ayağa kalkıp selam verilir, sevgi sunulur ve misliyle saygı da tabi; sonra, genişletilmiş bir şimdi olarak zamanın bir yerinde, denir ki, dediklerinizi, dinledim, okudum ve alıp alnımla öptüm. Gerisi, geride kalan metinleri okuyunca bir bir çözülür zaten, bir kardeşlik baharında..
Yazdıklarınızı okuyunca, okuduğum tüm yazdıklarınızdan yola çıkarak; demek ki insanı bazı şiirler, bazı şiirleri şiir yapan imgeler, şiirleri şiir yapan imgelerin içerdiği semantik bağlam, ve elbette en önemlisi de, yazmanın ya da düşünmenin kafa namusu, çekermiş, dedim: Tıpkı, kıyı çocuklarını denizin çektiği gibi. Teşekkür ederim...
Yazdıklarınızı okuyunca, okuduğum tüm yazdıklarınızdan yola çıkarak; demek ki insanı bazı şiirler, bazı şiirleri şiir yapan imgeler, şiirleri şiir yapan imgelerin içerdiği semantik bağlam, ve elbette en önemlisi de, yazmanın ya da düşünmenin kafa namusu, çekermiş, dedim: Tıpkı, kıyı çocuklarını denizin çektiği gibi. Teşekkür ederim...
Bazı şiirler vardır, şiir olasıya değin, önce onu şiir yapan aklın, akıl tasının bütün yaşadıklarını temize çeker ve ben burdayım der. Bu, yazanın niyetine işaret eder. Sonra onu alır biri okur, bir öncelik yargısıyla, ve böylece okurun niyeti ortaya çıkar, en sonunda, hem okurdan, hem de yazandan bağımsız olarak metnin niyeti vardır ki, işte o tam da burada olduğu gibi, olanları erdemli bir gözle gören, anlayan, aktaran, yazan, konuşanları bir araya getirir, tanıştırır, tartıştırır ve bir bağ kurulmasına yol açar. Yol ondan sonra yoldaki herkesi tahkim eder bir zaman. Siz seslenince, böyle oldu önceleyin, teşekkür ederim.
Bazı şiirler vardır, şiir olasıya değin, önce onu şiir yapan aklın, akıl tasının bütün yaşadıklarını temize çeker ve ben burdayım der. Bu, yazanın niyetine işaret eder. Sonra onu alır biri okur, bir öncelik yargısıyla, ve böylece okurun niyeti ortaya çıkar, en sonunda, hem okurdan, hem de yazandan bağımsız olarak metnin niyeti vardır ki, işte o tam da burada olduğu gibi, olanları erdemli bir gözle gören, anlayan, aktaran, yazan, konuşanları bir araya getirir, tanıştırır, tartıştırır ve bir bağ kurulmasına yol açar. Yol ondan sonra yoldaki herkesi tahkim eder bir zaman. Siz seslenince, böyle oldu önceleyin, teşekkür ederim.
Gerçeğin g si En çokta bulunmadık ulaşılmadık Algılanmakta yanıldık Suyu duruluk Göğü özgürlük Toprağı doğurgan bir anaçlık vasfına mühürledik Gerçeğin g si Yaşamın insanın duygunun kişiden kişiye değişen gizi belkide Yaşam hep bence ve belki
Kimi kez, sunturlu bir susla yorumladığım, kimi kez içindeki gizil gücün ışıltısıyla kamaşan gözlerimi sakındığım, çoğu kez de bir ah'la keşke ben yazsaydım bunları dediğim, biri, rengim; boşuna değil o kolektif bilinçle bütün yazdıklarımız. Bak, nasıl da bizi bir araya getiriyor, bazen bir hemzeminde, bazen de gerçeğin g'sinde. Teşekkür ederim...
Kimi kez, sunturlu bir susla yorumladığım, kimi kez içindeki gizil gücün ışıltısıyla kamaşan gözlerimi sakındığım, çoğu kez de bir ah'la keşke ben yazsaydım bunları dediğim, biri, rengim; boşuna değil o kolektif bilinçle bütün yazdıklarımız. Bak, nasıl da bizi bir araya getiriyor, bazen bir hemzeminde, bazen de gerçeğin g'sinde. Teşekkür ederim...
Anlam arayışı içine girdikçe ya da içi boşaltılmamış anlamları da kalıbına oturtacak kelimelerine kavuşturunca; Nietzsche'nin bahsettiği o "bulanık düşüncelerin tülünü yaşamın üzerine gererek, yaşamın görüntüsünü de katlanır kılacakmışız" gibi geliyor ama Soru(n) şu; tülü kaldırınca o su hãlã bulanık mı? yoksa hiçliğinden beslenen ak pak birkaç bi şey kalmış mı? Anlamlar, anlamları kovalarken, boşluklar da gitgide büyüyor sanırım. 'Şurdan şunu kaptım, burdan bunu kaptım' diyosun sonra günün sonunda bi bakıyosun sana bi şey kalmamış.
Şiirlerin güzel tarafı 'dünyayı hep beraber kurtaracakmışız' gibi hissettirmesidir. Bu öyle içkin bir duygudur ki; kendini de kurtaracak sanırsın.
Tülü kaldırdım, baktım 'gerçeğin G'si' de orda dedim mero "ölümden öteye köy yok! karpuz gibi yatıyon kalk kız gidiyoz!"
Yani demem o ki şiirler kalmaktan çok gitmektir aslında, o devasa boşluklara, sanrılara, sel gitse kum kalsa da geriye; buzları bi türlü çözülmeyen anlamları dublörsüz umutlarına kavuşturmaktır.
mebzul bireyin, hergün bulduğu ve ne var bunda dediği şeyi; biz, bir bütün olarak tekilliğimizle aramaya dahi cüret ettiğimizde tir tir titriyoruz, haddimizi bilerek. Ah Gule, sen ki bir taşla bir puşt sürüsü vuran davutsun, sen ki kimselersiz hayata ve anlama kalkışan polemossun, ben sana ne diyeyim, iyi ki varsın demekten başka...
mebzul bireyin, hergün bulduğu ve ne var bunda dediği şeyi; biz, bir bütün olarak tekilliğimizle aramaya dahi cüret ettiğimizde tir tir titriyoruz, haddimizi bilerek. Ah Gule, sen ki bir taşla bir puşt sürüsü vuran davutsun, sen ki kimselersiz hayata ve anlama kalkışan polemossun, ben sana ne diyeyim, iyi ki varsın demekten başka...
Aslında harf iklimin çok önemi yok diye düşünüyorum. Ruhumuzda ait olduğumuz yer İnsanın özgür olduğu iklimdir. Vira vira Yelkenler fora koşuyoruz içimizde.
Sayın Mıhcı, Believe'in sayfasında bizi, aynı yangına yakıştıran bir isim üzerinden size seslenmiştim, buradan da tekrar edeyim; gülü gülle tartan bir kardeşlik baharında, bitmedi, sürüyor o kavga, sürecek, yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek...
Sayın Mıhcı, Believe'in sayfasında bizi, aynı yangına yakıştıran bir isim üzerinden size seslenmiştim, buradan da tekrar edeyim; gülü gülle tartan bir kardeşlik baharında, bitmedi, sürüyor o kavga, sürecek, yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek...
Yazdığına, söylediğine ve dahi sustuğuna bunca dikkat eden birinin, dikkatini çekmiş bir metin olması saikiyle, gurur duydum. Çok teşekkür ediyorum, bu incelikli ve teveccüh göstermiş sözleriniz için...
Yazdığına, söylediğine ve dahi sustuğuna bunca dikkat eden birinin, dikkatini çekmiş bir metin olması saikiyle, gurur duydum. Çok teşekkür ediyorum, bu incelikli ve teveccüh göstermiş sözleriniz için...
hakikatin yakıcılığı ve onun kaçınılmaz olması ve yaşama dair bütün edimler, hep birlikte ve ayrı ayrı sentaks oluşturuyor hem mantık hem de şiir evrenine içkin izdüşümlerin kurduğu bir gerilim hattı varsa elbette olmalıdır bu senin şiirinde hep yerli yerinde durur ~
Nevin subaşı tarafından 23.3.2025 11:50:19 zamanında düzenlenmiştir.
O gerilim hattında, bazı isimler, kadim isimler, ve bazı seslenişler de vardır ki, şiire iç olur, sayıltı olur, kaplam olur, vukuf olur, oldukça olur da, hiç olmamış gibi kendi sularında kunduz gibi gezer...
O gerilim hattında, bazı isimler, kadim isimler, ve bazı seslenişler de vardır ki, şiire iç olur, sayıltı olur, kaplam olur, vukuf olur, oldukça olur da, hiç olmamış gibi kendi sularında kunduz gibi gezer...
Hepimizi kimse öldüremez Önceden olsa eyvah derdim Şimdi demiyorum 🍃 Çünkü arşa kalbi deyenler gittikçe artıyor Ve sen hep böyle devasa kalbini arşa deldirip bandırıp Yazıyorsun Ölümsüzlük budur Arşa kalbi değdirip yazabilmek
Selam, A.Y Borke’ 🍃🕊
Believe_TülAySLAN tarafından 29.10.2024 01:56:35 zamanında düzenlenmiştir.
Hergüne bir şiir'in yüzeydeki münbit toprağından, yazdıklarıyla yeraltının göklerine doğru, doğrunun doğusuna doğru koşan Believe, ne güzel yazmışsın, teveccüh göstermişsin, çok teşekkür ediyorum.
Hergüne bir şiir'in yüzeydeki münbit toprağından, yazdıklarıyla yeraltının göklerine doğru, doğrunun doğusuna doğru koşan Believe, ne güzel yazmışsın, teveccüh göstermişsin, çok teşekkür ediyorum.
Her daim toplumun ağrısını, sancısını, kabuslarını ve kabuk tutmayan yaralarını analiz eden değerli kalem... Bundan daha iyi karikatürize edilemez acınası hallerimiz.
Diliyor ve umuyoruz ki, bu karanlık süreç, daha fazla devam etmez.
Aslında saygı, anlamın anatomisini yazan, yazmaya kalkışanadır. O saygı öyledir ki; yaşadığı şey'i tarihsel olarak anlayanı, estetik olarak anlayanı, ideolojik olarak anlayanı alır ve yurt bildiği alnında taşır; ve o şeyi sürece, o şeyi aydınlığa, o şeyi insan tekine ve toplumuna bir yarın olarak önerme cüreti, cesareti ve namusu olanı, santim santim takip eder, hiç seslenmese bile...
Aslında saygı, anlamın anatomisini yazan, yazmaya kalkışanadır. O saygı öyledir ki; yaşadığı şey'i tarihsel olarak anlayanı, estetik olarak anlayanı, ideolojik olarak anlayanı alır ve yurt bildiği alnında taşır; ve o şeyi sürece, o şeyi aydınlığa, o şeyi insan tekine ve toplumuna bir yarın olarak önerme cüreti, cesareti ve namusu olanı, santim santim takip eder, hiç seslenmese bile...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.