& büyük harfle başlayan şiirlerimiz sivri zekalı kuralların kıçımıza dayattığı bir algıdır ki kim virgül koymak istemezse bu gece özgür olacaktır baştan yazacağım içine girmek istediğiniz bir delik değildir bu şiir devam etmeyebilirsiniz bu karanlık yolda ilerlemeye &
öyle cafcaflı küfürler savuracağım ki ruhunuz duymayacak
matilda
matildanın ilk olarak on yaşında becerildiğini sadece ben biliyorum boynumda dudaklarıyla kendisini astığında bir bira fıçısı gibi kokuyordu bin orospu barındırdığına her birini bir anda öldürdüğüne şahit oldum beni de becerdi halk arasında ilk defa halktan biri olduğumu hissettim sayesinde teşekkürler matilda
sonrasında ejderhalar kanatlandı dağların arasında gizlenmiş bir mağaradan havalandılar genelevler kepenk indirdi terör kelimesi unutuldu borsa da tüm saman sarısı kağıtlar yükseldi neslini terk eden şiirler ülkelerine geri döndü orta parmağım da görmeye başladı bu arada körlüğü ıslak ve yapışkanmış zaman
ben bile bu kadar marjinal olamam dedi kırk üç b/oktan sene otuz üçlük kanalizasyon borusuna içimden sonunda sevişmek de geçti
doğru yolu bulacak çocuklar doğacak kredi kartı slipleri kadar masum çıkacaklar makinelerden üstü kalsın demeye gerek yok hepsi bankaların nasıl olsa teşekkürler matilda erkek adamsın
seni kayalığa götüreyim mi dedi ünlü bir şair kitabımın adı bile belliydi & mastürbasyondan nasıl vazgeçilir & bazıları için boşalınca bazıları içini boşaltıncadır aslında
sonrasında aşağılanmak sanatın yaratıcı figüranlarından sadece birisidir tanıyor musunuz kişisel değildir mutlaka kişiliksiz midir acaba yardım elini vajina karşısında uzatan bir tanrı taklidi yapmak mutlaka yaratıcı bir evlat bulunacaktır yatak gıcırtısının melodisiyle büyüyorken içimizin sokakları
sahip çıkmayan sahipsiz bir sahiplilikle kalkan siklerinizi indirin lütfen onlar sizin doğal kaynaklarınız düşünceleriniz sömürünüz aslında hepiniz birer ABD siniz teşekkürler matilda içimin afrikası zenci fantezim ırkçı yanım tüm emperyalistler tüm kapitalistler tüm küfür edenleri senin kölen olsun
sonrasında ilk aklıma gelen pencereden içeriye dilimi uzatmak emecek fahişeler sıraya geçsin çünkü birazdan şiir fransız öpücüğüne dönüşecek yoksulluk kokacak savaş kokacak ceset kokacak aşka sokayım tuzlayacak bir cesaretle sonsuzluk kokacak
teşekkürler matilda içimizin şaytanları ölüyor bir bir ibadet edilen kapılardan koşarak içeriye girdiğimizde sen dışarıda bekle on dakika sonra dönebilirim yine de sen dışarıda bekle imzanı isteyecek dişiliğine dadanan sanatçı dostların
söylemiştim ruhunuz duymayacak diye ruhunuza sordunuz mu teşekkürler matilda bana tecavüze yeltendiğin için defalarca hayır desem de iyi ki varsın
&&&
Paylaş:
5 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
şiir çizgimin çok ters köşesi, öncelikle onu ifade edeyim. ve ancak ve yine ne yazık ki ;çirkin olan insanlar içinde, güzel kalmak için çırpınan bir dünya da var görüyoruz.
yıllar akar,mevsimler gelip geçer,aylar uçar,günler biter,saatler tükenir vs.
ve en nihayet ömür biter. yüz yaşa bin yaşa hiç fark etmiyor.
sonunda Allahın o yurduna düşmek var.
kendini tanrı ilan eden pedofili zihinler,mazoist bir arzunun elinde, lağım faresi gibi kendi pisliklerinde boğula boğula sonsuzluk vaad ederler.
Allahın affetmeyeceği O "yaratıklar" bir yarasa gibi tepe takla namus kölesi kesiliyorlar birde. en çok kadınlar suçludur(!) mu peki?....bu sorunun cevabı aslında çok belli.
her kadın namuslu doğar ve öteki "cindar" olan bir adam,annesi kadar temiz o kadını namus/suzluk kavramı safsatasında (....) yapar.
her şey ne kadar mübah. insanlar kendi ayetlerini kendileri yazıyor artık.
zina suç değil,flört suç değil,ilişki gibi bir iğrençlik medeniyetin ana gözü.
bir gün onunla,diğer gün bir başkasıyla laylaylom bir karmaşa . nereye kadar peki!
gayrı meşru çocuklar doğmasın diye, ülkeyi ayağa kaldırdılar. kürtaj serbest olsun dediler!
hadi oradan iğrenç zihniyet sende,kendine başka bir din ara.
yada inancını göğsünü gere gere açıkla.
yok olsun bu kör lanete esir olanlar.
kahrolasıca ey insanlık daha henüz 13 yaşındayken çocukları satmaya başlıyor üç kuruş uğruna. sonra kahrolası o adamlar, o çocukları tüm çirkinlikler içinde iğrenç misyonlarına feda ediyorlar.
derki bir üstad; "zalimler için yaşasın cehennem"!
Allah daha çok yakıt versin böyle göçenlere.
Allah için ne var hem ayrıca yapın durun bakalım ve devam edin zevkü sefanıza reziller. sizi gözetleyen öylesi bir göz var. ki alnınızdan tuttuğu gibi sizi cehennem, o zavallı bedeninizi çiğnemeden yutar.
Allahım sana şükür ki ölüm var.
Allahım sana şükür ceza var Allahım sana şükür sende ebedi bir adalet var Allahım sana şükür Ateş var...
herkes kendi yakıtını kendi hazırlar son durak mezara kadar.
er kişi niyetine nasıl bilirsiniz ey cemaat?
iman ettik ya Rabbi
münafık yüzlü gezinen nice ölüler var?
öyleyse yedi kat cehennem inkarcılar için daha çok alevlen...ki Müslüman görünüp Hristiyan hayatı yaşayanlar ebedi olarak cehennem azabına mutlak manada hapsedilecekler...
ağzına oruç değmemiş bir şeytan kadar!
dip not:
KARUN hz Musanın kavminin en zenginlerindendi. öyle zengindi ki hazinelerinin anahtarlarını bile kalabalık bir grup insan taşırdı . azgın şaşkın, kibirli ve insafsızdı .
hz Musaya düşmanlıkta ileri gidiyordu . firavunun akıl hocası konumundaydı . ona övünme, Allah seni de malını da bir gün yok edebilir dense de oralı olmazdı . bu mal ve güç benim kendi imkanlarımla kazandıklarımdır derdi . hem imansızdı ve hem de kurnazdı . insanların çoğu onun yerinde olmak isterlerdi . öyle ya, hem firavunun sırdaşı ve hem de dokunulmaz bir güç sahibi olmak kolay mı!
ama bütün bunların hiçbiri karuna yetmedi . bir gün firavuna dedi ki Musayı etkisiz hale getirmenin yolunu biliyorum . firavun büyük bir heyecanla "bana bu yolu göster" deyince karun, firavuna çirkin bir plan sundu .
Şöyle dedi Mısırın yoldan çıkarılmış hayat kadınlarının patronu olan bir kadın var . bu kadın son derece kurnaz, dilli, para göz ve meşhur bir kadındır . para için yapmayacağı hiçbir şey yoktur . ben bu kadınla konuşup onu ikna edeceğim ve Musa ile zina yaptığını söyleteceğim sen de Musayı büyük bayram günü halkın huzuruna davet et. kadını çıkarırız kadın da Musa ile zina ettiği iftirasını atar, böylece hz Musayı halkın gözünde itibarsız yaparız .
senin ilahlığının önündeki en büyük engel olan Musa böylece etkisiz hale gelmiş olur.
bu kurnazca fikir ilahlık iddiasındaki zavallı firavunun hoşuna gider . Karun Mısırdaki bu bilinen kadınla konuşur. ona der ki, bayram günü halkın huzurunda Musa ile zina ettiğini söylersen seni ağırlığınca altın ile mükafatlandırırım.
kadın der ki "istersen bütün Mısırla zina ettiğimi söyleyeyim . bu benim mesleğim neticede. kimden korkarım ki "
nihayet o gün gelir her şey kurgulanmıştır. kadın perdenin gerisindedir . halk platformun önünde hz Musayı beklemektedir. hz Musa ise firavunun daveti üzerine -konunun ne olduğunu bilmeden- gelir.
firavun büyük bir vakar ve ihtişamla gelen hz Musaya şöyle sorar "Musa! senin dininde zina haram mı?" hz Musa tereddütsüz "Evet haramdır" der peki" der firavun "zina işleyen Musa olsa da bu böyle midir. hz Musa "evet, imranın oğlu Musa da olsa bu böyledir" cevabını verir.
bu cevabı bekleyen firavun perde gerisindeki kadına seslenir
çık ve Musa ile zina ettiğini ilan et!" bir anda koca meydanda büyük bir çalkantı oluşur.
öyle ya, sıradan herhangi bir insanın dahi altından kalkamayacağı bir fiil ve isnadı bir peygamber nasıl karşılayabilir. hz Musanın o anki hali elbette her türlü tahminin üzerinde bir durum arz eder.
denir ki hz Musa dönüp kadına bakmaz bile.
elindeki bastonunu yukarıya doğru kaldırır ve kadına sorar "Allahın adına sana soruyorum ey kadın seninle zina ettim mi?" firavun karun haman ve etrafındaki peygamber düşmanları büyük bir iştahla kadının cevabına odaklanırlar .
halk büyük bir şaşkınlık içinde olayı anlamaya çalışmaktadır. herhalde orada kendinden emin olan tek kişi hz Musa idi. hz Musanın bu büyük sözüne, yeminine muhatap olan meşhur kadın yutkunur ve sonra bütün meydanda yankılanan şu cevabı verir.
Allahın adına diyorum ki ey Musa sen elbette benimle zina etmedin. ve sen ey Musa gökten inen yağmur suyundan bile daha temizsin. "
kalabalıktan sesler yükselir. hz . Musanın zina ile suçlanmasına şahit olsun diye davet edilmiş halk, bir ağızdan bağırırlar.
"Musanın Rabbine iman ettik. firavun ve karunun hazırladıkları tuzak hz Musaya yaramıştır. Rabbim, peygamberini tevhid düşmanlarının insafına terk etmemiştir.
denir ki bu olaydan son derece rahatsız olan hz Musa, yüce Allahtan karunun yere batırılarak yok olmasını ve peygamberin iffetine sataşmanın bedelini ödemesini ister. karun hem iftiranın ve hem de büyüklenmenin cezasını çekecektir .
yüce Allah da yere Musayı dinlemesini emreder hz Musa yere emreder ve der ki "karun'u ve onun hazineleriyle beraber bütün avanesini yere batır. yer, karunu ve etrafındakileri bir mucize olarak yere almaya başlar. karun battıkça hz Musaya yalvarmaya başlar. hz Musa ise yere "Onu içine al" der .
karun debelendikçe batmaya devam eder. sonra boğazına kadar batınca yeniden bağırır.
"Musa beni affet." ama hz Musa sınırı aşmış olan bu fitne ve kibir kumkumasına acımaz ve toprağa "Onu yut" der. toprak karunu içine alır.
denir ki yüce Allah meleğini hz Musaya gönderir ve sorar "Musa karun o kadar yalvarmasına rağmen niye onu affetmedin yere dur deseydin, yer onu yutmayacaktı "
hz Musa der ki "Rabbim onun bana yaptığını, kavmime büyüklendiğini biliyor. ben onun için onu affetmedim "
yüce Allah cevap buyurur Musaya deyin ki karun yere batarken bir defa pişmanlık duygusuyla bana seslenseydi, ya Rabbi beni çıkar deseydi, büyüklüğüme yemin olsun ki ben onu kurtarırdım .
onun batmasına müsaade etmezdim "
elbette son derece ibretli ve düşündürücü bir hikayedir bu . Kuran-ı Kerim karunun bu batırılmasını Kasas Suresi 75-83 ayetlerinde anlatır.
bu ayrıntı ise peygamberleri anlatan tarih kitaplarında nakledilir.
.
işte güç,işte otorite,işte zina....ve işte ALLAH
Lavi_(n)_Su tarafından 8/6/2012 4:32:25 AM zamanında düzenlenmiştir.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.