11
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
2116
Okunma

Gecenin karanlığını sildi gözlerinden
Bir başınaydı kadın yalnızlığıyla
Yanaklarında süzüldü siyah rimelleri
Kirpiklerinde yıkandı hüzünleri
Nemliydi mendilleri akarken kara sular
Kırmızı dudaklarına dokunan tuzlu suyu içti
Çekti içini tutarken nefesini
Tutundu bir vapur iskelesinin demirlerine
En az onlarda çürümüştü dizleri gibi
Köpüklü bir dalga ıslattı saçlarını
Üstünden geçen martı attı çığını
Kadın bağırdı fırtınaya
Deniz hariç duymadı hiç kimse
Rüzgar yaklaşırken ıslığında
Kadın dalarken uzak şehirlerin mazisine
Ateş böceği oldu yanıp yanıp söndü sokak lambaları
Yaşama sancısı çöktü omuzlarına
Boynunda yosun kokusu dudağında çürük öpüşmelerin izleri
Lodos savurdu elindeki mutluluk resimleri
O bir damla daha kattı mavisindeki denize
Bastı yürüdü pasaklı arnavut kaldırımlarından
Karanlık çökerken sokaklara kaldırımlar da ıslanmıştılar
Yorgun bir kelebek kondu onun omzuna
Kanadındaki kadifesini sevdi dokunmadan
Girerken evine saçlarını kurulamadan geçti penceresinin önüne
Bakarken eski çerçeveli resimlere
Çantasından çıkardığı rimelle yazdı yalnızlığındaki son şiiri…
*
Karanlığında kaybolan bir kadındı,
O sadece yalnızlığıyla kolkola gezdi,
Tenhalık kol gezerken sahilde,
O hep sevdi fırtınalı havalarda sahilde yürüyüş yapmayı,
Bir de gizlice denize bağırmayı
Bir ben duydum bir de mavisindeki dalaglı deniz,
O an gördüm dalgalanan dalgalı saçlarını....
5.0
100% (10)