5
Yorum
13
Beğeni
0,0
Puan
3641
Okunma

felek işitmiş gelişini
fısıldadı yıldızların arasından
ikramıyla sevgi içirdi kalbime
adını haykırdım yine
fetih şenliğindeyim Şeyma
çıkıp geldin ansızın
bütün mevsimler durdu
ağustos sustu, gökyüzü yırtıldı
sürmeli gözlerin süzülüp
nabzıma vurdu
umudum sana tutundu Şeyma
visal düşüydü yaşadığım
savruluyordum gönül girdabında
o ses rüzgarla mâverâdan estide
dilimde fatiha sığındım sevdana
bu âlemde toydum
sana gelişim tevekkül kanatında
aydınlandı bir bir burağım
melâlimi oku yağmur sesinde Şeyma
bir çelmelik ömür benimki
o’da sükûta süzülsün
saklambaç oynadığım servilerden
sürünerek çıktım yüzyıllık hırıltılarla
gözlerim ölgün öp Şeyma
öpüldükçe açılacak ezel ufkuna
şüphesiz kan çalacak geçmişimi
ve yaşlanmışlık var ay ışığı dehlizlerinde
yüreğim alacalı aydınlık
merhem ol bağrımdaki ağrıya
yağmur hürmetine hasrete kadar
akkor nakışına örülen yalnızlığım
alevî şarap rengine asılıp sallansın
yırtılsın hayatın yufka barikatı
açıldıkça yayılıp çoğalsın ağıtım
Şeyma
karlı dağlar
insan sesleriyle burulmuş duvar
o yüzden dalıyorum kerbelâ toprağına
mızrak saplanıyor şarkın üryan çöllerinde
kızıl yeleli atlar yürüyor üstüme
zambak yangısıyla
ve artakalmış rûh
bir dirimde çözümlüyor en gizli isteğini
en giz isteğim sensin yâr.