12
Yorum
18
Beğeni
0,0
Puan
1555
Okunma

1
yokluğunda iklimler
içimin göklerini dokuyor
yakamoz yakamoz kilimler
başağın harmanlanması gibi varlığım
bu yüzden bilmiyorsun ne yaşadığımı
cehennemden çıkıp geri geldiğimi
nasıl anlatayım
neden dirildiğimi
harmanlanmış diriler gelirken üstüme
ateşten güllerin nasıl yağdığını ocak ocak
duyulanda sesin ta uzaklardan
mavi gökyüzüydü her yer
alın yazımı yüklenip turnalarla
pencereni aşka burç bilmiş; konmuştum
dilimde besmele yüklü yeminler
aşkımıza derlenmişti
şah damarımı kestiğinde aşk
maverâyâ yükselmiş
zerremi asmıştım ilk gördüğüm yıldıza
tekin değildi benim akşam üstlerim
katresi aşk olan yağmurla düşürdüm
gençliğimin üstüne
kaybettiğim visal düşünü
o gün bu gün denizi arar dururum enginlerde
2
Bana sonbahar gibi gel
ellerime doğ mevsiminde açan çiçek gibi
ferman gibi gel
söz üzre ağaran
boğuyor beni
yokluğuna dair küflü hikayeler
gözlerim fâni perdeyi delende gel
bu vedayı esmesin heveslerim
fırat gibi çağlayanda içim
süzülen bir an gibi gel
mûsa gibi; yunus gibi gel: Yoksa
gergef kelimeler düğümlüyor iç çekişimi
rûhunu dilenip ufuklardan
örsünün üstünde dövünüyorum
görünmez bir mil oyuyor mermerimi
yanağındaki buse süslüyor kabrimi
kuruyor sevgimin dalları
sarmaş dolaş aşkın kanımda!
yeşilden ömür versen ya gelip; ne olur!
aydınlık yüzün kızıl dağlarımı aydınlatanda
terk edilmiş sükûta süzülüp
göz göz uzakları hayalet gibi görüyorum
rûhumu kuşatan günahım nabzımı kesmeden
ceza bereketlenip yansımadan aynalardan
kırılan bir nar gibi dağılmadan yerlere
dipsizleşmeden bütün varlık önümde
uzanmadan ellerim kor bir aleve
saçlarını göğsümde tararcasına gel
arzular bir nehirde çağlar gibi
ateşin çağlasın ellerime
deli şafak bağrıma sultan gibi kurulanda gel
bulamasam da denizi
ararım geze geze dipsiz dehlizi
dönüşü olmayan yollar
aşka götürür âvare yalnızlığımı; en nihayet
dinlerim iç sesimi sabrımı kaybettiğim kıyılarında
gözlerinin içinde yürürüm aşk boşluğunu bastırıp
çünkü; bir adımlık acıdır ölüm