Nasılsınız?



nasıl öpsem seni?
uzun zaman oldu dudaklarımı kullanmıyorum hayata karşı.
kedilerin meraklı bakışlarında yüzüm
örtünüyorum, örtülmek geliyor aklıma
ilmiği bir kat daha geçirip denize atabilirim gözlerimi,
senin sesini arayabilirim boşlukta
yağmura inat ma che freddo fa! diyebilirim
birden irdelenmiş çiçekler dökülürken önüme
sonbahardan terk edilmiş bir nehir olabilirim.


nasıl anlatsam,
şarkılar eskiyen vücutların haritasıdır
ve yorgunluğun tanrısıdır uzanmak
kuytuluğunda yangınların esirinde esriğinde
pembe bulutlar sarmaz etrafı
ve berrak
bir su geçmez yanıbaşından
çanaklarını kapatmıştır duyu
aynaları seçersin uzaktan ağrı
bir dağı görmek istersin ve dağda vurulan ayrılıkları
kendi gözüne kestirirsin ufku
elini eline götürmek istersin
ben istedim doğrusu, bir kuş olmayı kesti aklım
özgürlüğü adımladım, özgürlüğün gençliği vardı
ve kokusu güzeldi aslında yaşıyor olmanın!

boş tenekeleri tekmelemektir rüya.
kapısından geçirirken seni rüzgâr
anlatacağın şeyler olmalı, benim var
benim bir korkum var uslu yara
benim burnum kuzey
benim saçlarım uzuyor hâlâ
tınısında kırgınlığın.

yazgıyı çize çize bir kulaç bırakmadılar
oysa sarı kanatlı bir tutkunun tutumuydu boz esler!
kendi içinde bir penceresi olmalı insanın
ve o pencere muhakkak denize bakmalı!,
deniz adı altına verdiği nesnelliğe.
kaçmalı bazı ânlar bulduğu tek noktadan
sağı solu boşalmışsa bir kuru tütümde
insan bir tek insanı anlamalı,
uçurum, kendi gözünü çıkartanlara vesvese!


şimdi bir kımıldayışın talihidir hatıra
yüz yüze vermeli
ve sulamalı bakışları
bir fidan gibi aydınlığa!

ben öyle yaptım
siz de yapınız.





Payanda