Kuş yavrusunun ilk kanat çırpışı boşluk
Oluk arası yuvalar
Tutar tüyünden rüzgar uçurur
Savuruken maviye vakur
İlk uçuş korkuluksuz ucurum
Umut iki kanatlık kesişen solda bir nokta
Notasız sessiz ezgisiz çarpar,çalınır


Adımlarım düşer kıtalar arasına
Sıkışır Cebeli Tarık yutkunamaz
Utanmalarımda yıkanır arsız
Okyanusları büyütürken gözler
Kutup hüzünlerinde buzul çağı donuş...

Yazılı kağıttan gemilerde çalkalanır deniz
Martılar bu denizlere alışkın değil
Yaparken yuvalarını karalara
Çığlıksız atar forsa pusulasını hesapsız
Küflü prangalar kendiliğinden dağılır...

Kartalın bakışı yüklenirken serçeye
Batmaya yüz tutar güverte
Boynu bükük şehirler söndürün tüm lambalarınızı
Dağların arasında uyuyun,uyandırmayın uykularımı
Bir Ay bir Güneş kalsın siz görünmeyin gövdeme sürünmeyin

Kalabalıklar sayıcasız, kirlilik saklı ruhlar
Saklanır aranızda temasındaki omuzlarınızda
Ademin, Ademi yuttuğu küçük kazanda kaynatılırsınız
İs dolu yuvarlak tüneğinde bir dünya...

Uçanlar arınır,kalanlar kavrulur
Kazan altı odunluk mermiler ısıtır doyurur
Doymayan boğazlarınızda, kara barut kokusu
Çocuk eti seversiniz bilirim, çiğlik içinizde
Hiçliğimiz kapatır gözlerimizi, şerefsiz iklimsiz
Kara süt emzirir kan içirisiniz,ölüm beslersiniz cebinizde


Yavru kuş ilk uçuşu Şahin pencesinde
Bir kuş kırarken yumurtasını ilk başından vurulur
Dağıtır kargalar yuvaları
Şehirler siz uyuyun tüneğinizdeki uykularınızda
Ben gidiyorum....