14
Yorum
12
Beğeni
0,0
Puan
1530
Okunma
bir karabatak olup kayboldun yine
bu sefer ki uzun bir dalış
kim bilir hangi kıyıdan çıkıp göz süzerek
yeni heveskârlığın
ve gülüşlerinle çekeceksin birini yeniden kendine
çekiliyor damarlarımdaki kan
baş başa kaldım çaresizliğimle
karşılığı yok feryâd-ı figanımın
bundan gayri bahar aşk-ı serap bende
başımı mecnunluğa salmışlığıma
değmezmiş/ diyorum ya boşa
ağzımda dolanıp duran
bir kabadayı nârası yankılanıp
içimde sövüp duruyor sensizliğin kaderine
ateşlerde zaten dünya
ben yansam ne fayda
bin vahadan biri düşmez nefesime
toy zamanlarında
ete kemiğe bürünmüştüm aşkınla
ışıklı yıldızlar yıkamıştı gecelerimi
kanla yıkanırken dünya
yüreğimizin sesini kim duyuyor ki şimdi?
düğümlenmiş gündüzümüze gece
kuşlar, arılar, balıklar yitip gitmedeler
soyu tükeniyorken yeşilin
kimin aklına geliyor zeytin dalı
içinde ü ş ü y o r her kişi kendi çığlığıyla
aşk, meşk, dostluk hikâye hepsi
siyahı bol beyazı kıtız
pak mı pak diyebilir miyiz vicdanlarımıza?
ne nalına ne mıhına
çıkamıyoruz er meydanına
güneşe hep uzaktayız
çoğu diz aşağı istiyor karşındakini
oysa, İlâh’ tan başka kimse kul değildir kimseye
onlar ki
bir cami avlusunu resmetmekten aciz gözleriyle
bize kalmayacak olana
arsızca yalanıyorlar aç kediler gibi
isyanım devdir / lâkin tek el ahrazım…
/üzerinde bir korku örtüsüyle sarılı
mütemâdiyen gecenin içine uzanan
bir anaya oğlunun ölümünü söylemek
dile bile kolay değilken
havayı yırtan çığlığa katılmıyor insanlık
aldırmıyorlar artık yere düşene/
bitti son/du geri çekilme vakti
her seferinde söz dediğinin tükenmekte son nefesi
biliyorum bir ben değilim kaybeden
yılkıya bırakılan dünyanın
öyle büyük ki vahşi hayvan yarası
o da özel ulak yaklaşıyor sona
ateşe katkısı var elbet cümlenin
bilirim diyenlerin / benim bilmediğim olan
kim kimin vebâlini ödeyecek
topraktaki darağacında!
Hâdiye Kaptan
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.