19
Yorum
13
Beğeni
0,0
Puan
2483
Okunma

Usul usul yağıyor mu? Yağmur şehrine
Şimdi, balkonunun kapısı da açıktır ya!
Elinde kırık bir fincan yanık sigara kokusu
Damıtılıyor mu dumanı? Islak çatılara
Hatırlıyor musun?
Pencerenin arkasına saklanmış
Küçük ahşap bir evden yüreği arş kadar
Ruhunun deli sarmaşığında
Hanımeli olur balkonuna çağlayan
’’tak tak’’ ben geldim
Dur! Sakın söyleme…
Sana sarılınca yutkunurdu utancından.
Ahh, bir bilsen
En bakir duygularda
Balkon kapılarından havaya yayılan
Nakaratı peri masallarındaki gibi
Bir türkünün sözlerinde sesini gömerdi
Güneşin kavurduğu perdelerine
Yanaklarında ki kırmızı ize
Sen, elinden tutup dansa kaldıran yakışıklı prens
Gülüşler yetişirdi gecenin büyüsü vurdukça
Narin akan su gibi etekleri dalgalanır
O bir külkedisi sen bir prens
Dönüp dururdu
Dansçılar tüm yıldızlar
Kocaman beyaz ayın altında
Kıyıya şiirler yazan kum tanesi
Sen kumu saran okyanus dalgası
Geceler sabaha vururken yan yana
Söyle, söyle bana,
Yağmur usul usul yağıyor mu şehrine?
Yarım kalmış sarılmaların gerçeğinde
Şimdi ahşap bir evin dört duvar yalnızlığı
Camdan ayakkabısı
Balkabağı arabası
Damıtılıyor mu? Yüreğine
Dünlerin izlerini hatırlatan
Ayrılığın hüzünlü ürpertileri
Sabah şafak sökülünce
Ümmühan YILDIZ.