8
Yorum
12
Beğeni
0,0
Puan
2638
Okunma

-Berîvan ağlıyor Kurşunlu dağında yükseliyor ağıdı-
Mahkum bakışlar yansıyor göklerden
Duyuluyor terk edilişe adanmış acı çığlıklar
Cîwan kazınıyor ruhundan Asmîn’in
Canan acılarda: kupkuru güz;
Sakin günlere sarıp mağrur hayalini
Yangına verilmişken insanlık pınarı
Çaldırdı Aşkın yüceliğini
-haykırdı-
Jîyan gördü: Cîwan’ı vurdular o gedikte
Gün ortası güneşi unutmuş karanlık izbeler vardı
Dağıtıldı kerem barınağı göz değmedi bir göze
Yoksul varlığı yakınlaştıkca toprağa
Êzman terketmedi orayı toz bulutundan yağdı
Yansıyacak biraz sonra ufuklarına
Parçalansa yürekler dolsa sır kadehleri kanla
Ezilişin uçurumunda dövünmeyecek Asmîn
Mahsun Cîwan; yükseliyor uçuyor ağır ağır
Leş kuşları çullanıp parçalarken can evini
Benliğini kınalayan üstünü örten bulut
Kem bakışlardan bile koruyor
Her yol ayrımında müstağni bakışlar
Düşüyor uçsuz bucaksız yollara
Bülbülün figanı kime/ne
Hoyrat dikenleri kucaklar Asmîn
Aşkın gözyaşları süzülürken dudaklarına
Ne şahin bakış kalır ne kartal duruşlar
Bir toz bulutu eser doğudan
Yol sarpa sarar karışır -Ütopya-
Orada haktır -Zîlan- susmuyorsa -Şêrwav-.