19
Yorum
23
Beğeni
0,0
Puan
2943
Okunma

söylesene aşkın kaç kuruş eder!
deniz
hiç bir koyda
ince kumlardan şiir yazmamış
durmadan dalgaları fısıldıyor
mavi karışıyor
çırpınarak düşüyorum
vuruyor yüzüme
dalgası
yüzdüm kızgınlıkla
uzandım altın sarısı kuma
sordular
anlattım
gönlümün sergisinde
bütün kibirler bel kırmıştı ona
asırların biriktirdiği gölgem
durgun
suretim solgun
şimdi
ay şavkır birazdan
mülküme yalın-ayak yürür
kıracaksan şimdi kır
haykır
dür defterimi
umarsız
uzanmadan
mevsimler önüme
sırattan geçirdiler
gizlediler yıldızlardan
öyle uzandım sere serpe
sandım ki çocukluğum
az ama öz çokluğum
birdenbire hayat
birdenbire yakamoz
çıkıp gel
öyle uzan yanıma
ak yazım’dı
beşiğimde belenmiş
toz duman oldu deniz
durma süpür
dalgalarla benliğimi
birdenbire çıngıraklar verip elime
keskin kayalardan
bir yılan kızgın
zehir zemberek karışıyor bedenime
çırılçıplak içiyor
ince kumlardan şiirleri
içiyor
geçiyor
kendinden
sonrası
bir yağızlık
süpürüp yalnızlığı
dalıyor aşk denen oyuna
geri geleceğim
sen bulutların ardında güneşlen
çileden doğan her arzuya ses ver
kıskandırmaz güneşin solduruşu!
ben geçmişi unutarak yaşarken
sen solan güzelliklere saklan
senden ayrılığımı kendimden saklar
beklerim
alnımda
kırık dökük aşkı taşır
gözlerin yüreğimde
sözlerin içre
karanlıklar arasında
olduğum gibi
mustaribim
acı bir kederle.