20
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
1936
Okunma
Olmayınca
Her güzele a dost güzel diyemem
Güzel neye yarar huy olmayınca
Bundan başka gayrisini bilemem
Güzel avlanamaz toy olmayınca
Ne hoş olur yarı dizde sevmesi
Cana şifa koynundaki meyvesi
Gerdan kilididir ilik düğmesi
Cana yakın olmaz muy olmayınca
Meraki güzelden el aman dedik
Şu güzel sevmeden çok tokat yedik
Mecnun olduk Leyla için üstelik
Düşer sahralara pay olmayınca
Aşık Meraki
1925 yılında Artvin’in Tolgum (şimdiki adı Salkımlı) köyünde doğdu. Asıl adı, Yusuf Biber’dir. İlkokulu Artvin’de okudu.
Küçük yaşlarda şiire ilgi duymaya ve aşıklık geleneğini öğrenmeye başladı. İlk şiirini 20 yaşlarında yazdı. Babası akordeon, annesi ise akordeon ve santur çaldığından müziğe yatkın bir ailede büyüdü. Kendisi de zamanla akordeon çalmayı öğrendi.
İlk dönemde Yusuf, Coşkuni gibi mahlasları kullandı. Yaklaşık 40 yaşlarındayken Artvin Halk Eğitim Müdürlüğü tarafından çıkarılan » Çoruh« adlı dergide gördüğü Aşık Efkari’nin bir şiirine yazdığı benzek şiiri Efkari’ye yolladı. Bir süre sonra Efkari’den gelen mektupta önerilen Yanari mahlasını kullandı. Ancak sonraki yıllarda rüyasında gördüğü siyah cüppeli 2 adamın getirdiği bir mektuptan sonra Meraki mahlasını aldı.
Özellikle Kuzeydoğu Anadolu aşıkları olmak üzere birçok aşıkla karşılaştı ve dostluk kurdu.
Şiirlerinde hemen her konuyu işleyen Meraki’nin birçok eseri değişik gazete ve dergilerde yeraldı. Zaman zaman bazı okullardaki edebiyat derslerine de katılıp şiire ilişkin söyleşilerde bulundu.
Bazı yarışma ve şenliklere de katılan Meraki, değişik ödüller aldı.
Meraki, şiirlerinin bir bölümünü »Her Telden Bir Ses« (1963), »Kalpten Kaleme«, (1966), »Gönülaçar«, (1988) ve »Sonbahar Yağmurları«, (2005) adlı kitaplarda topladı.
)(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(-)(-)(-395-)(-)(-)(
Gel güzel seninle sohbet edelim
Muhabbet olur mu çay olmayınca
Kol kola girip te şöyle gidelim
Hiç dengi olur mu boy olmayınca
Sen bana,ben sana bakıp yanalım
Sevda pınarından içip kanalım
Meydana çıkınca coşup dönelim
Bar, oyun olur mu toy olmayınca
Sevdiğim söylesem ben ürke ürke
Gerek var elbette yürekte berke
Hani yaz gününde oturup parka
Mehtap hoş olur mu ay olmayınca
Sevilmeyen güzel hiç aranır mı
aynaya bakmadan saç taranır mı
Yar,bakan gözlerin hoş görünür mü
O hilal kaşların yay olmayınca
Sarı saçlarında dolanır ayla
Soğuk su sesinde görünür yayla
Sevdalı gönüller coşarmı böyle
Usul usul çalan ney olmayınca
Bülbülün çilesi güle ah-ı zâr
Seven tüm yürekler olmasın bizar
Ne söylersen söyle sevinir mi yâr
Dilinde dolanan hây olmayınca
Bende sevmem dostlar gülde gazeli
Gönül bahçesine düşen hazalı
Lüzumsuz ne yapsın öyle güzeli
O güzelde ahlak, huy olmayınca
Sadık Dağdeviren
Aşık Lüzumsuz
Beni
Bazen deli eder eser başımda
Savurur çılgına döndürür beni
Sinsice bir zalim kırk beş yaşında
Sırıtır sinsice kandırır beni
Topladım derdimi sıraya dizdim
Çare bulamadım canımdan bezdim
Bir umut peşinde baş eğik gezdim
Aksilik yüklenir sindirir beni
Bunaldıkça dert dökerim kağıda
Yürek acısını belki dağıta
Susa susa öyküm döndü ağıda
Çoğalır efkarım yandırır beni
Tezvire uyanlar öylece sansın
Kolaydır kötülük yapanlar kansın
Mihneti’ye kahredenler utansın
Sabırla sebatım dindirir beni
………………………………………
Aşık Mihneti-Vehbi POLAT Temmuz – 1983
.............................
1929-1993. Şenkaya’nın sonradan bucak merkezi olan Bardız (şimdiki adı Gaziler) köyünde doğdu. Asıl adı Vehbi Polat’tır. İlkokulu köyünde okuduktan sonra 1948 yılında Cilavuz Köy Enstitüsünü bitirdi.
Aşıklık geleneğini küçük yaşlarda yöresinin ve Anadolu’nun öteki usta aşıklarını okuyarak öğrendi. Bunun yanında köylerine gelip giden aşıkları da izleyerek bilgisini geliştirdi.
1958 yılına dek Karayazının Söylemez köyünde öğretmenlik yaptı. 1959 yılında askere gitti. Dönüşünde ise önce Turhal’da sonra Tokat’a bağlı Ortaköy’de öğretmenliğe devam etti. 1974 yılında emekli olduktan sonra Ankara’ya yerleşen Mihneti, aşk, doğa, gurbet, hasret konularını işleyen şiirlerinin yanında toplumsal konularda da birçok şiir örneği verdi.
Aşık Mihneti’nin şiirleri ve değişik yazıları 1965’ten itibaren yaşadığı bölgelerdeki yerel gazetelerde yayınlandı. Ankara’ya yerleştikten sonra da »Vatan« ve »Yenigün« gibi bazı gazetelerde yazdı.
Şenkayalı Mihneti Ankara’da öldü ve orada toprağa verildi.
Mihneti, bazıları çeşitli sanatçılar tarafından bestelenen şiirlerinin bir bölümünü »71’in İniltisi« (1974), »Emekçinin Türküsü« (1979), »Atatürk’süz Olmuyor« (1982) ve »İnsanca« (1989) adlı kitaplarında
…………………………………………………………………………………………………………
)(-)(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(-)(-)(-399-)(-)(-)(
…………………………………………………………………………..
O,canan’ın aşkı , Kerem misali
Ateşe, közlere yandırır beni
Kutsal mabet gibi her gün peşinde
Girdap gibi çeker döndürür beni
Ezelden hastayım gül’ün al’ına
Adadım ömrümü yarin yoluna
Şeyda bülbül edip gülün dalına
Öpücük misali kondurur beni
Selam verir her gün bana gülerek
Kıskandırır bazen hem de bilerek
Kendine delice aşık ederek
Sevda deryasına bandırır beni
Bu güzel sevdamız bir anda bitse
Hasretin özlemin gözümde tütse
Gün olur da beni terk edip gitse
Sefil baykuş gibi çöndürür beni
Yaşar mıyım senli hayal kurmasam
Gözüm açık gider yari sarmasam
Öyle ki ben yari bir gün görmesem
Ağustos ayında dondurur beni
Sevda çiçeklerim bir bir kurursa
Senli duygularım dibe vurursa
Gidip başkasına meyil verirse
Ters eşeğe bile bindirir beni
Nasip etme ya Râb yüzü gülmeze
Fırsat verme ya Râb sözden almaza
Lüzumsuz düşersen haldan bilmeze
Zirveye çıkartır indirir beni
Sadık Dağdeviren
Aşık Lüzumsuz
5.0
100% (17)