Göğsü gururla gerili, Takım Elbiseli, Göbeği şişkin, kahraman Politikacının biri
anacak 18 Mart’ta;
"- Ey Şehit Toprak!" diye bağıracak,
hatırlatacak
Çanakkale ve Balıkesir’de
bu Topraklar uğruna Can veren Şehitlerimizi,
alkışlanacak,
alkışlanacak.

Ama
Sidik kokacak
Süngüyle kazanılıp-Kazma’ya geri verilen acı-ekşi Bakır Çayı,
Ruhsatla içine edilen, üstüne birde "Altın Tüy" dikilen Kaz Dağları,
1001 Pınarlı Cennet İda,
tüm Şehit Topraklar
utanacak,
utanacak.
utanacak.

Anla!
Gelmiyor artık İşgalciler Süngü-Top-Tüfek ve Tahta At’la,
Altlatında Tank gibi
Kamyon-Buldozer-Baga
kepçeliyorlar seni, Tarihini.
İşbirlikçilerle paylaşarak alıyorlar 18 Mat’ta kaybettiklerini
geri!

Bak!
"Uğruna Kan dökülen, Can verilen bu Şehit Toprak"
terk ediliyor İşgalcilere Kazma, Kürek, Ruhsatla.
Cevherin Özü İçme Suyu ile yunup-yıkanıyor,
Arsen ile arıtılıp, Altını alıp, geriye zehirli bir Bulamaç kalıyor.
Bu "geriye kalan"
Torununun-Torunlarına Armağan!

Her Zaman
her Yerde
ve her 18 Mart’ta,
sor lütfen Nutuk atana inatla;
"- Yağmur yağmayacakmı,
sızmayacakmı, karışmayacakmı acaba
öbek-öbek Barajlada saklanan bu zehirli Posa
Yeraltı Sularına,
Bakır Çayına,
Şehit Toprağa?"

Lütfen anla artık olanı,
durdur geç kalınmadan bu Katliamı-Talanı!
Eğer anlayabilseydin beni,
utanırdın Havva ve Adem Peygamberin Çocuğu olduğundan,
Memeliler Ailesinin "Çok Oburlar" Sınıfından
Kardeşimsin yani;
"- Hani,
geçilemez idi Çanakkale,
İnsan Oğlu İnsan?"