10
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
8789
Okunma

-Anne bu resimdeki kim!-
-Oğlum o resimdeki baban-
-Anne babam nerede?-
-Baban öldü-
-Anne öldü ne demek!-
-Ölmek sonsuzluğun soğuk soluğunu hissetmek demek oğlum-
-Hıı Anne babam çook derin bakıyor sonsuzluktan dolayı mı-
-Hayır! Baban çok devrimci bakıyor oğlum-
-Devrim ne demek Anne?-
-Bak oğlum dinle-
Şafağın arkadaşı
Açılmış ağızların
Sıkılmış yumrukların
Dökülmüş terlerin
En derin hasretliğin adıdır ’Devrimci’
Dünyamız ne bir iddianame ne de göz ucuyla baktığımız bir yer
Özgürlük dolu ve kaçış arzusu olmayan
Vatanını seven, bekleyen, koruyan
Baskı ve nefret çağrısına aldırmayana "Devrimci" denir
Bu normal bir yol değildir oğlum
Her zaman ücreti olmayan bir uğraşa gebesin
Her istediğini yapmakta özgürken
Ne istediğini düşünsen de suçtur
Ki söylediğinde darağacına asılandır ’Devrimci’
Kimi ve nasıl sevmek istersek sevgimizin önüne geçilen
Puslu bir gülüşle patikalarda yolları kesilen
Ölümlerin asistanları tarafından mesai kurbanı olan
Çoğu zaman kendi ağlasa; ağıdı kahve kırıtmalı adamlarca kesilen
Hiç bir temel taşı olmayan muzur mektupları bile yasaklanan
Yüzünü göstermeyen adamlarca katedilendir ’Devrimci’
Doğrudur hayat zor olabilir
Ve yapılacak her şey mutlak doğru olmayabilir
Göründüğü gibi değildir ölçüsü verilmiştir hayatın
Korkunç kitaplarda aranabilir en deli vahşet
Doğanın bile söz hakkı elinden alınabilir
Bizi kanlı tarih sayfalarına hapsettiğini düşünebilir herkes
Kitaplar, filmler ve romanlar, yazılabilir adımıza
Gerçeğe dönüşür hülyalı sıcaklığına bürünür mü Kainat! -hayır-
Ama var olan ve daha iyisi tekrar olacak hep doğacak
Zihinleri ve kalpleri ve ruhları çığlık çığlığa olandır ’Devrimci’
Sonsuz sevgi ve saygı ile birbirlerine bağlı
Sürekli büyüyen giderek parlayan
İntifa ve gelecekten umutlu olandır ’Devrimci’
Ölüm kendisini dehşetiyle gösterdiğinde korkmayandır
Elimi tut, elimi bırakma diyendir
Yumrukları morarana kadar yere düşmeyen
Ortalık kızarsa birden bire gözü dönse zamanın
Tekmeler altında çok küçük acıyı dahi duymayan irkilmeyendir ’Devrimci’
Şimdi:
Kuduz bir köpek mi akrep mi yelkovanı ısıran
Kaçmak istiyorum çocukluğu bitirme sınavından
Hayatım gözaltındadır büyümüş Oğlumun
Gözü süzülse heyecanlanırım sözcükleri öpüşü bellidir oysa
Oğlum!
Hangi-Babayiğit suçluyor bizi bilmiyorum
Sen evde kalmış bir resmin hayatıyla yüzleşirken
Benim içimde güzelliğin uzun ince taciri bağırıyor
Kahroluyor saydam yüzeylerimiz pörsüyor
Ey açlığımın acısı!
Ey iç denizlerimin sahibi!
Gözü renksiz resimlerde çürüyen Kocam!
Seni bizden başka kim en iyi bilebilir kim anlatır!
Git gide kamburlaşan bu devrin insanları
Bir gün çıkar bir sağanakta bulur kendini
Çünkü:
Biz ’Devrim’ in birikmiş biriken Sesleriyiz.
5.0
100% (12)