12
Yorum
14
Beğeni
5,0
Puan
3063
Okunma

sen hikayelerini yazardın bayım
ben sakallarında gürleşen hüzünle kucaklaşırdım
bütün coğrafyaların lehçesi gözlerinde
kalemin hırçın rüzgarları ihtilale yollardı
ben haylaz bir gülümseme ile susardım
sen fıratın sularında yıkarken insanlığı
ben çınar ağacımda beklerdim
yüreklerde ışığın çoğalmasını
sen hikayeler yazardın bayım
bu memleketin gizil acılarını
sırlarını açardı mevsimlere saklanan gece kuşları
kıraçlığını hatırlattığından toprak ağlamaya başlardı
ben korkardım tasalı şarkılarından
kendimi korurdum nedensiz
unuttuğum bir çıbanı yolmuşsun gibi
yüzümdeki acı sorgulardı asrın suçlarını
sen hikayeler yazardın bayım
sandalyen kamçı ağacından masan dağınık ırmak
ben yer açmaya çalışırdım susan düşlerime
titreyen ruhumun ayağı takılır düşerdim kucağına
gözlerimde sadece aşk yazardı
senin gözlerin roman
ateşçiçeklerini küstürme bayım
yarasalar yasaklasada aşkla soluklanan serenatı
ellerimin sunduğu bu umut
gurbet trenleri gibi sana yol alır
darağaçlarında sallanan yenik sevdaların
hepsini toplar gelirim
ve herşeye rağmen
göğsünde uzanan sıradağların isyanı gibi
vaad edilen tükenişe alışkın bu gökyüzünde
pancurları güneşle sevişen evin
uçurtmaları renkli çocukları oluruz
hiç uyumamışların melodisini
kemanımla yine sana çalabilir miyim
sadece beni dinle
susmalı gökyüzünün ağıdı
bir gece çalkantısıdır bu
yıpranmamış bir aydınlık arıyorum
dudaklarım henüz kurumamış
nasıl açardı ağaçlar bayım
öpsene beni
hatırlayalım...
5.0
100% (19)