6
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
1620
Okunma
Korkunç sesler patladı kulaklarında..
Ay, gökyüzünün yorgun ellerinden,
çocuk yaşamlar bıraktı gecenin koynuna..
Kıstırılmış taylar gibiydi Bedran’ın son nefesi.
Elimi uzattığımda,
gri düşleri dokundu avuçlarıma..
Adem’in korkuları çok yakındı..
Bacağındaki yanık kokusu ise
er yada geç göğsüne sinecekti.
Çünkü rüzgar kendi doğasından kopmuştu
ve Adem anlamıştı ki ;
Gece hain,
gece kör bir tuzaktı.
O gece ondokuz pare top atışıydı bulutlar.
Tam ondokuz kere kaydı toprak altlarından..
Efelenmiş kuşlar dönüp dururken başucunda,
hissetmişti Şervan ;
Kuşlar o gece adeta sinsi birer şeytan..
Ceplerinden kaçak umutlar döküldü üstüne,
onsekiz yerden kanadı Özcan..
Gözyaşları uysal,
gözyaşları hamal..
Ahh öğrenmiş midir acaba çok sevdiği kınalı kuzusu,
dökülen parçaların mavi taşlı bir kolyeden olduğunu..?
Kara güller açtı ertesi sabah,
kara bir sayfa daha düştü pencereme..
Ne tuhaf,
uzun hikayeler kısa çöplere benziyor ülkemde..!
Çektikçe bitmesi gereken keder,
büyüyor büyüyor..
Biz hayatı çocuklarda sevdik..
Oysa ölüm,
hala onulmaz bir düş’ün peşinde..
miNe güLtepe
11.01.2012
5.0
100% (13)