4
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
2681
Okunma

Çünkü O’nsuz hiç kimsenin dilini anlamıyorum
Mahşer günü öncesi bir yerde kendimleyim
Yüreğim: Toparlan!
Kıyamet! İkna olursa, alır başımı giderim bilmediğin yerlere kadar
Kulaklarımda şemsin tecrübelerinin küpesi
Sefer tasımda aşka biriktirdiğim umutlar
Acıktıkça bir lokma bandım
Düşüme sevda yerine koyacak bir meleke bulabilseydim, aşkın yüzüne bakmazdım
Evren doğumlu...
Aşk nedir?
Nerde yaşar, neyle beslenir!
Beslenme çantasında ne var bilmek isterdim
Hava lodos bugün vapur seferleri iptal edildi heybeli adada
Aklım üşüyor, yalnızlığım ağrıyor
Yüreğimi meşgul edenlerden hoşlanmam
Soydum maziden lirik aşk hikâyelerini
Duyular saf, aşk 22 ayar
Kalbimin nutku tutuldu
Yazgı ulam ulam muştuladı
Benden önce tanrı daha da cömertti aşkta
Eskiden habip özeldi
Günbegün
Vurdukça semadan adaya mehtap şen yaşanmış şavklı geceler
Şarkılar bestelenmişti adalara hep yaşanmış olandan
Aşkın dini, dili, ırkı ve ölçüsü yoktu, yürek kararınca sevilir
Ay tavaf ederken geceleri
Dillerde tatlanır acımasız acı kelimeler
Seninle uyuyan sevdalar içinde bir saraylı gibi
Uyanıp dirilmişler
Ne günlermiş, ayakta alkışlamalık
Arada sırada bir miktar huysuzluk yapıyor kalbim buna
Avunç armağan ettim güne
Adada başladım geceye
Herkes yerli yerinde, bir şey var noksan olan
Âşıklar var zannederdim yalnızca adada oturan
Gülle yaprak gibi uyumlu ilelebet
Vuslatı diyor ki çoktan göç etmişler
Allah kahretsin!
Aşk ihtilaliydi
İpeksi bir iç çekişe hazin bir siyaha boyandı hayranlığım
Canım çok darlandı kalbim hayli dağınık şu sıralar
Ömrüm çekildi tüm imkânsız ihtimallerden
Umut sırtımı sıvazlamaktan vazgeç artık
Yorgun kalbimin başucunda nöbete durdu devasa arzular
Ne kahrolası bir ev sahibi bu sağduyu her gece yatıya kalıyor anılar
Arsız benliğim yokluğunu hatırlatmayan anıları kırbaçlıyor
Varlığıma işkence görmüş kedi gibi saldırıyor yokluğun
Kürtaj oluyor umutlarımın ihtimalleri
İnfilak ediyor düşümdeki şehvetler
Geceyi görgü tanığı bırakıp
Gidiyorum…
Sabaha karşı tanrıya kutsal bir mektup yazdım
Hangi duaya düştü dileğim
Vaktinden önce
Gidenlerden geri kaldı biri
Selameti kucaklayıp yollarına düştüm
Gözleri manasız dalgındı
Yüzünde kibar bir gülüşün mahçup şehveti
Kirpiğimi kırpmadım ki o anı kaçırmasın
Her kavuşma öncesinde heyecanla beslenen nefes
Küt küt sövüp sayıyor kalbimin yüzüne yüzüne
Bu ne meret şey imiş
Kanunları çiğneyecek kadar mucizevi
Hemen şimdi gel sen benimle
Al bir duble beyaz otur karşıma!
Yok, öyle güz gibi soğuk durma
Söz dinle lütfen, yaslan arkana ve beni izle
Canıma yetti! Öldüreceğim kendimi dudaklarında
Sebebi aşk yazarlar mı mezar taşıma ey yar
Deyin, dünya dönmesini durdursun
Bugün dün olmasın
Güneşinde yere değmesin ayakları
Hani tutulur dilin, konuşamazsın lal olursun ya
Hani sarhoş olur ya insan unutur her şeyi
Ben unutamıyorum işte! Tek bir şeyi
Sana bir şey diyeceğim ama kızma olur mu?
Gece kirpikli
Yalandır hepsi!
Ben aslında sana başka bir şey teklif edeceğim
Gülce bir evet senin nikâh şahidin olsun
Ayağına bastığım gün!
O yüzden diğer erkeklerin cenaze namazını kıldım
O gün bu gündü! Gönül şahidimdir
Tenezzül etmedim para devrine
Kalp tokluğuna sevdim
Senle biz yani ikimiz aşkça
Mutluluğu kutsi bir vazife gibi ifa ettik
O sevgi ki
Gün, gece, tutkuyla el pençe durdukça
Yaradan bırakmadı elimizi ömür denilen tünelde
İki kapılı zamanda, otuz sekiz yaş aldık hayattan
Yılların ekonomisinde aşkın sezonunu yaşıyoruz
Her an gülistan
Her sonbahar sarı gelin eylülde aşkça destan düzer hala
Bazen nazenin mağrur bir kadın, bazen de bir o kadar duyuüstü bir afet
Ey gidi aşk! Nedir sana duyulan bu hayranlık
Sözüm var!
Yaradan’a yaraşır bir kul, sevgiye yakışır sevgili olacağıma
KAYIP YALDIZ 22 Eylül….?
Bekle! Son bir diyeceğim var
Ömür devrine ramak kaldı
Lirik aşk eşliğinde Farid Farjad dinlemek isterdim
Ölümden önce