5
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
1517
Okunma

Yılkıdır hayat ömürde şimdi...
Apansız gidenlerle...
Dilinin burcundan sözlerin ipeği düştükçe
Soluklanıyordum o şımarık ayraçlarında hayatın
Toprağa düşüyordu tenimi sıyıran iki damla
Sessiz sedasız
Ökse de al revan us’la
Ömrüme iki damla zehir zıkkım yutkunuyordum sonra
Demli uyanışlarda…
Derin bir ah menevişleniyordu
İçimde çıplak iki çift kanat izi
Kesik bir dilin
İsyanın ortasında bir dua boylanınca
Endamında ellerimle kenetliyordu kollarımı
Âmine ramak kala
Bense,
Dilimin kemiğini kırıyordum
Rüzgâr dökümü sancılarımla…
Ardımdan suskun bozkır oluyordu leblerin
Gölgelerinden yama yapıyordum cümlelerime
Ve gece ıslıklarıyla dönüyordu zemheri korkularıma
Kimse bilmiyordu gözlerimdeki alaz deseni
Kimse bilmiyordu
Ayalarımda nasır tutan ç/akıl taşlarının öptüğü sızıları…
Göz yağışlarıma bağışlıyordum intiharları ardından
Islakken üstüm başım
Bir yarım ezgide kuruyordu bakışlarım…
Husumet kokan anılar
Vurduruyordu beni bana
Bir yamacın ucunda kan kusuyorken yıldızlar
Yüz göz olmuşçasına yarınla
Sere serpe uzanıyordu çapraz boydan yalnızlık gölgemin omuzlarına
Bense iki büklüm direncin o kırılgan omurgasında
Tımar ediyordum alfabeyi
Islak ve acı gülüşümün derin çukurlarında
Ah hayat!
Sen ki meddücezirdin dilimde diyordum sonra...
Sımsıkı kapanıyordum akıbetleri yazdığım beyaz sayfaya
-Ah özenle noktalı O’ları tuttuğum güncem
Dön yüzünü bana
Nûn olalım seninle kafiye vurgusunda
Şirazeye tutsak bir sayfanın sonunda-
İbadettir ya kün
Bilincin önsözünde
Bir sufi paklığında
Ahûzar ışığında
Toprağın dilde ki kıymığıyla
Vurgunlu kıyılarda
Dudaklara bağ duran
Ah çekelim topyekûn…