yıkılmaya müsait olduğunda çal kapımı
yarınlar bugün olduğunda
mazi olan bahanelere sal aşkımı

yorgun atlar gibi damla damla sula içimi
kurut yaşlarımı pınarlarında
kaybetmekten çok öte sev beni

hiç gelmeyeceğin günler kopar takvimden
sazı kırılmış türkülere susup yaz akşamları
söylediğim marşları dinle kasetlerden

çift göğsünde sula mahir acılarımı
akasyalar düşüverirken zabıta keserinde
bir adım at kır gönlünde ki inadımı

ovalardan bahset
ovalardan, bahçelerden, sulu şeftalilerden
bir içim su ısıt kirpiklerinde
orkide beyazında tenini sar tenime

bir çift söz söyle aşk adına yine de
bir kanatsız kuşun şarkısıyla hasret eyle
bir adım daha atıp ayrı şehirlerde
gözyaşlarımla büyüt çiçeksi gençliğini
hıçkırıklarıma sayıp bul sensiz dizelerimi

intihar vaktidir şehir de
intikal etme vakti ölüme
vur kederi kederime
aşka adına bir naz da sen eyle

bir erkeğin soylu töresine emanet ettiğim yarınlarımı
masallarının ölmüş kahramanlarından çal

bütün zamanlara ait tek bir söz bul yaşatmak adına
mucizelere ait sözler bul ünlü şairlerden

hiç gücenmem bilirsin
hiç sevmesen de sana olan aşkımı
şans tanı en azından yüce İsa adına

İ k i b i n o n b i r yaş akıtsan da bu aşk adına
kimsenin yaşına basacak yüreğim olmasa da
sen çağır beni Eylül sabahı şehrinin tren garına

kaç yüz yıl önce yazdığımı bilmese de olur çocuklar
kollarımda öleceğin mavi gözlü bir çocuğun ardınca

...